Kedim var.. 5 yaşında..

hamamboceklerim var.

3 tane kedimiz var. genelde arkadaşımın odasındalar, benim odamdaki bez dolabı devirdikleri için de artık odaya vizesiz sokmuyorum. ara sıra hallerini hatırlarını sorarım, "nabıyosunuz şapşikler" derim, "birader bas git aq" derler, yüz vermezler. yani zaten eve onlardan sonra gelen benim, hepsi arkadaşların bakıp büyüttüğü hayvanlar. tırmalamıyolar ama, seviyolar yine de.

15 yaşında bir köpeğim, 2-11 yaş arasında 8 kedim var.

3 köpek, 2 kedi, 2 kuş, bir sürü balık, 4 tane su kaplumbağası ve 2 tavşan. ev müstakil.

biri 14 aylık biri 3 aylık iki kedim var benim!

15-16 yaşlarında biri, 4-5 yaşlarında diğeri olmak üzere siyah beyaz ve tekir beyaz iki kedi var. herkeste olan mayt (akar) da vardır illa ki.

kaç yaşında olduğundan emin olamadığımız bir van kedimiz var. önceki sahibi öldüğü için sokakta kalmış, biz aldık. arada bakan üniversiteli çocuklara göre 3-4, efsanelere göre ise 6-7 falan :D

sivilce değil de, egzama olabilir onlar.
kaşındırır.

zaten vücutta egzama olduğunda belirli bölgelerde çıkar genelde.
saç dipleri de bunlardan biri.

edit: egzama dediğim seboreik dermatit.

aynısı yaz başında bende çıktı. folikülit dedi doktor. kıl dibi iltihabıymış. antibiyotik ve ketoral şampuanla ağrısı, kaşıntısı geçti. baya azaldı ama tamamen kesilmedi. geçmiş olsun :/

moos yosun iyotlu sabun al. muhtemelen folikülittir. geçmezse aile hekimine git.
eksisozluk.com

evcil hayvan insana çocuğuymuş gibi geliyor ya da en azından o kategoriye koyuyorsun kafanda.

yani yapılacak en makul şey kendi kendini yatıştırmak.
veterinerine güveniyorsan içini rahat ettirmeye çalışacaksın.
ama mesela ben de kedilerimden birini bile veterinerde bırakmaktan hoşlanmıyorum.

ya ben hiçbir veterinere güvenemiyorum. ankarada zibil gibi veteriner denedim, hepsi bir şekilde para kazanmak için saçma sapan şeyler yaptılar kedime. yanlış tedavi uygulayan bile oldu. hiçbirisine güvenemiyorum dolayısıyla ve evde olmadıkları her an diken üstünde oturuyorum.

Bu normal değil. Psikoterapi görmeniz lâzım.

normal bence, çok sevdiğin ve sana muhtaç, iyi olması da mutlu olması da sağlıklı olması da tamamen ve sadece senin sorumluluğunda olan bir canlı sonuçta. bu açıdan da insanların çocukları hakkındaki hislerine benziyor.
benim son derece sakin, duygusuz, öküz abim bile eve gelip kedisini etrafta göremezse camdan mı düştü bir yere mi sıkıştı diye, aslında muhtemelen evin bir köşesinde mırıl mırıl uyuduğunu bilse de, fellik fellik arıyor sesleniyor iyi olduğunu gözüyle görmeden oturmuyor.
duyuru da kedim kustu, kedim halsiz, kedim mama yemiyor, kedim hapşuruyor duyurularıyla dolu, herkes endişeleniyor kedisi için.

gayet normal, şahsen en sevdiğim canlı kedim benim de.. Kızım haricinde pek umrumda değil açıkçası başka canlılar ya da insanlar.. Patisine zarar gelse dünyayı yakarım allama..

bozulur büyük bir ihtimalle, iyisi mi kavurarak buzdolabına koyun.

hayır, bozulmaz.
gerçi dışarıda oda sıcaklığında ne kadar beklettiğiniz de önemli.

ama en fazla 1-2 gün dayanır.
yani yarın akşam yemeniz şart.

Olmaz bişey buzluğa koymamanız iyi olmuş, hatta sarımsaklı,yoğurtlu, salçalı bir sosun içine yatırıp yarına kadar bekletseniz daha güzel pişer.

şeker var onda.

evet var çünkü şeker dolu içi.

evet, şekerli oluyor onlar arkadaşların dediği gibi.

sade sodaya birkaç damla limon sıkmayı ya da bir dilim limon koymayı deneseniz?
limonlu gibi olmaz, ama tadını kırıyor biraz.

hem de sağlıklı olur.

acemi daha, alışır. Ayrıca bir süre sonra bassa da yalayarak temizler.

Kum kabını yeterince doldurun, en az 10 cm yükseklikte olursa dışkıyı kapatması daha sağlıklı olur.

yavru kedilerin vücut koordinasyonu tam oturmuş olmadığı için bazı şeyleri beceremiyorlar.

yani doğduğu andan itibaren yetişkin gibi kedi olmuyor davranışları.
temizlenmeyi de zamanla öğreniyorlar.

ne kadar küçük bilmiyorum, ama kısa süre içinde öğrenir zaten.

morden'in dediği gibi kum kabındaki kumun fazla olması lazım.

emin ol o da memnun degildir :)

yavru oldugundan, zamanla ogrenecek. bir de bir yasindan sonra kakayi daha kati falan yapan premium mamalardan alin, bulastiracak sey olmaz.

simdilik kumuna fazladan kum koyun, arada kuma goturup patileriyle e$eletin. e$eleme icguduseldir zaten.

yüzüne baka baka işemesi kafa tutma emaresidir hayvanlarda. bunlar bi hastalık belirtisinden öte kedin muhtemelen tek kedi olmaya veya bahçelerin paşası olmaya alıştı ve dolayısıyla öbür kediyi pataklıyo ve böyle davranıyo.

kusma nedeni halılar değildir diye düşünüyorum ama emin değilim. hem çok yemesi hem de serinleyen havalar etken olabilir. rahat etmek adına iyice bi gözlemleyip veterinere götür istersen. için rahatlar. ama bu stresli dönemin bi çözümünü bulsan iyi olur sanırım.

komik olacak ama kusmuğun içeriği önemli.
yani mesela yediği mamaları mama haliyle mi kusuyor?
safra mı kusuyor?
ne renk?
yedikten ne kadar sonra kusuyor?

bunları takip edebilirseniz bir yere varırız, ama şu anda ucu çok açık.
benim tahminime göre kendi tüyleriyle halının tüyleri bir arada olunca fazla tüy birikmiştir midesinde, bazen birkaç gün böyle mücadele ediyorlar.
önce normal normal kusup, 3 gün sonra tüyleri ancak çıkarabiliyorlar.
o tarz bir şey olabilir.

kedilerin hafızası çok kuvvetli değildir.
evdeki kediyi unutmuştur muhtemelen.
evinin/yerinin değişmesi ve diğer kedi onda travma yaratmıştır.

çiş meselesi aslında çok aşırı bir şey değil.
çişi geldiyse tesadüf olarak o şekilde yapmış da olabilir.
yani hemen bir çıkarım yapmayalım.

gözlemleyin.
başka yere çiş yapıp yapmadığına bakın.
su içiyor mu ona bakın.
dediğim gibi kusmuk düzenine, içeriğine, şekline vs bakın.

kusma meselesi muhtemelen tüy meselesindendir dediğim gibi.
önlem olarak halıları kaldırabilirsiniz elbette.
hatta kaldırın, bakalım sonra kusacak mı onu görürüz.

eğer çok yemekten kusuyorsa, yedikten sonraki 1 saat içinde yediği mamayı kusar.
o yüzden çok yediği için kustuğunu düşünmüyorum.
ama mama kusuyor dersen o ayrı.

aynı yerden üst üste eşit miktar çekim yapıldığında bankalar otomatik iptal ediyor işlemleri genelde.

ama aramak iyi olurdu elbette.

nerde yaşıyorsun sen? bizim mahallede 100 liraya yapıyorlar. mahalleni değiştir.

valla şimdiye kadar mezuniyet olsun nişan olsun zaten kendim yaptım makyajımı. ama şöyle de bişey var, makyajcılar daha kalıcı malzeme kullanıyor. 2 saatte bir gidip makyaj tazelemem lazım aksi halde

@spitzer o zaman ordan gönder bi tane benim kuaförüme yabancı makyöz sokulabilirmiş. yalnız bi de deneme makyajı istiyoruz (ücreti de verilir)

gelin makyaji demezsen kac para ki ayni makyaj, bu ne lan?

@beriberi aynen ben de ona geriliyorum zaten

mac'te gelin makyajı 600 lira diye biliyorum.
ama 600 liralık da mac makyaj malzemesi veriyorlar.
bir sor istersen.
eğer bu durum değişmediyse ve normalde mac kullanan biriysen kârlı bile sayılır.

ama makyöz senin kuaförüne gelirse ürün meselesi olmuyormuş galiba.
emin değilim, araştırmak lazım.

hiç kuaföre herhangi bir şey için makyaj yaptırmadım ama o gerzek uygulamadan haberim var. yanımda yaptıran gelinler, mezun olan kızlar oldu. Ama gelin başı, manikür, makyaj falan içindeydi hep. ki bence yine çok fazla.

öncelikle, çoğu kuaför porselen makyaj, kalıcı makyaj falan diye baya baya lorealin fondotenini falan kullanıyor. porselenden de anladıkları suratı boya badana etmek. ama 500 dediğin saç baş içindedir heralde. yoksa oha. bence 100 bile fazla sırf makyaja. makyaj yani napıyo ki kontur sanatı mı uyguluyo? sonuçta çoğu yerin makyaj uzmanı falan yok, kaş alan ağda yapan kızlar yapıyo makyajı.

nerde oturuyosun? 500 vereceğine blatta hiberna'nın dediği gibi mac'e yaptır. krayolanda da yapıyorlar. en azından cidden porselen ve kalıcı olur. en kötü git bobbie brownda yaptır, ücretsiz yapıyo adamlar, sonra da gelinliği giyer çıakrsın o ne ya.

ayrıca kuaförler palyaço gibi boyuyo sanki genelde. onu da geçiyorum, gider o paraya çok güzel ve kalıcı makyaj malzemeleri alırsın, evde kendin yaparsın en kötü. 500 ne ya makyaja uçmuşlar. sinirlendim resmen.

bir de bizim burda mehmet tatlı var, gelin paketi diye bişeyleri var o bile 500. adamlar zaten fönü 50ye mi ne çekiyolar. kesim 120.

ya bu aradığım kişilerde sadece makyaj 500-1000

valla gidicem sabah normal makyaj yaptırıp kuaförüme öyle geçicem bu gidişle :)

ben 7-8 civarı diye biliyorum.
ama yanlış biliyorsam düzeltsinler.

8-8:30 gibi kapanıyor.

www.facebook.com

blog.milliyet.com.tr

bu kadar küçükken aşı yapamazsınız, zaten size bir şey bulaşmaz o kadar küçük kedilerden.

biberonla beslenmeleri lazım.
özel kedi tozları var o kadar küçük yavru kediler için.
güvendiğiniz bir veteriner varsa ona danışın ve nasıl biberonla emzireceğinizi öğrenin.
çünkü "ne var biberon işte" deniyor, ama hayvanı elinize alınca ufak çapta bir panik yaşayabilirsiniz ilk defa yapacaksanız.
gerekirse veteriner önerebilirim yerinize göre.

bunun dışında çok sıcak ve kutu/koli benzeri bir yerde tutulmaları gerekiyor.
yanlarına peluş bir oyuncak, bir havlu tarzı şeyler koymalısınız.
peluş oyuncağı anne zannederler.
havlu da sıcak tutmak için.
hatta mesela kolinin alt kısmına polar, üstlerine de havlu/yine polar tarzı bir şey koyarsanız çok iyi olur.
gerçekten çok sıcak olmaları lazım.
gerekirse bir sıcak su torbasını havluya sarın ve o şekilde kutuya yerleştirin.

besledikten bir süre sonra çişlerini yapmaları için nemli pamukla karınlarını "boyundan aşağı doğu" ovmalısınız.
kedilerin yavrularını yaladığı şekilde.
bu şekilde çiş yaparlar.
eğer bunu yapmazsanız çiş yapamazlar ve zehirlenip ölürler.
bu kadar küçükken kaka yapmazlar.

hemen (0212) 324 67 32'yi arayın.
burası istanbul levent'teki ada veteriner.
7 gün 24 saat açıktır.
arayıp durumu anlatın, telefonda size bilgi vereceklerdir.
aklıma başka bir şey gelmiyor, ama yanlışım ya da eksiğim varsa onlar söyler zaten.
mesela kaç saatte bir yemeleri gerektiğini bilmiyorum.
muhtemelen 2-3 saatte bir yemeleri gerekecek.

gidebiliyorsanız, yakınsanız gidip bir gösterebilirsiniz de.
eğer başka yerdeyseniz ben size yine veteriner öneririm.
ama acil durumlar için burayı hep arayabilirsiniz yine de.

hemen arayın bekletmeden.

bu geceyi sulandırılmış sütle besleyerek, yumuşak ve sıcak bir yer yaparak, çok oynamayarak atlat.. yarın mutlaka veterinerle iletişime geç bi gözü kapalı olanın gözünü kaybetme riski var. kediler iki haftalık iki haftadan sonra açılıyor gözleri. veterinerin verdiği sütle beslenirlerse yaşarlar. şimdi yemek vermeyin onlar yer de yemeleri zararlı

@blatta kedicanı

çok biliyon, çok da küsel yazıyon, şunnarı sevâbına bi entry yapsan da, şıppadanak bkz. versen, geçsen gitsen. hem araya da gitmemiş olur, herkeşin ve her bebiş kedişin işine yarar...

normalde daha emmesi/biberonla beslenmesi gerekirken kuru mamaya alışınca öyle bir düzensizliği olmuştur.
tişörtünüzü falan biraz emmesine izin verin, ama mesela parmağınızı da verip emdirmeyin.
yani kendi kendine bir şey bulursa emsin de, siz onun öyle bir talebi yokken "dur, emsin biraz" hissiyatına girmeyin.
geçer birkaç hafta içinde.

çünkü 2 ay boyunca anne sütü alır kediler.
o iki ay boyunca içgüdüsel olarak emecek.
sonrasında kendi kendine düzelir.

polar tüylü bişyler verirseniz onları da emerler, mantıken annesi gibi ya o açıdan. Peluş oyuncak tipi şeyler de olabilir. Kucağınıza aldığınız sürece de yapacak onu bir süre, o konuda yapacak bişy yok kucağınıza almama seçeneğinden başka.

bir de şöyle bir şey var. emmek istediği ama ememediği her an gidip kuru mamaya dadanıyor. sürekli kaka yapıyor o yüzden. fakat kaka yapmaya kuma koşup kaka yapmaya başladığı an bazen tam bitirmeden çıkıyor. kakasının bi kısmı poposundan sarkıp bacağına falan yapışıyor. her kaka yaptığında başında durup kontrol etmem gerekiyor. bir de iki buçuk aylık bir yavru var evde onunla bu tarz sorunlar yaşamıyoruz hiç. bu kaka sorunu da küçüklükle alakalı bir şey midir sizce?

bence mümkünü varsa kuru mama vermeyin birkaç hafta daha. yaş mama alın ya da peynirdir süttür öyle şeylerle idare ediverin işte. Kaka yapınca öyle olması da belki küçük olmasıyla ilgilidir, onu tam bilemiyorum.

süt vermeyin sakın, kediye süt verilmez.
ama yavru biberon mamaları var, eğer imkanınız varsa biberonla besleyin o daha doğru olur.

muhtemelen çok küçük daha bu.
bazı kedilerde normal.
2,5 aylık kediyle onun arasında dağlar kadar fark var şu anda.
2,5 aylık olduğunda o da toparlamış olur tuvalet sorununu.
ama daha çok minik.
bunlar normal yani.
birkaç hafta içinde toparlanır.

şu anda vücut koordinasyonu bile çok oturmamış durumda.

peynirle falan idare etmeyin, çünkü şu süreçteki beslenmesi ilerdeki yaşamını etkiler.
anne sütü alamadığı için bağışıklığı düşük olabilir.
siz de olabildiğince iyi beslemelisiniz bu dönemde.
ki ilerde de güçlü olsun bağışıklığı.

en iyisi dediğim gibi biberon ve yavru kedilere özel o anne sütü benzeri mamalar.

şimdi her emmek istediğinde kuru mamaya gider, çünkü emme isteği acıkma demek.
kısa aralıklarla emerler annelerini o kadar küçükken, dolayısıyla kısa aralıklarla acıkıyor ve yiyor.
kuru mama da fazla dışkılamaya neden olduğu için devamlı kaka yapar.

beslenme konusunu yine de bir veterinere sorun tabii.
bakalım ne diyecekler.

peki kuru mamaya ulaşımını kesiyim mi yani? yoksa kuru mama ortalıkta durmaya devam etsin mi? çünkü ben emmesine izin vermedikçe gidip mamaya dadanıyor. yarın bi veterinere de danışıyım en iyisi dediğiniz gibi.

eğer biberonla bebek sütü içirecekseniz kuru mama yemesin.
ikisi bir arada olmaz.

veterinerin dediğine uyarak karar verin.

kaka ve emme sorunu da dediğim gibi yaşla ilgili bir şey.
bu aralar bir haftada bile davranışlarının değiştiğini gözlemlersiniz.
birkaç haftada ikisi de düzene girer.

benim kedim ölene kadar vazgeçemedi o huyundan rahmetli. 13 yaşında kaybettik. ama sıksık yapıyorsa gidin veterinerden özel mama alın ihtiyacı var yavrunun, bizim acemiliğimize gelmişti biz vermedik sonra sonra bi sürü ameliyatlar geçirdi güzelim. kedinin ilk aylar beslenmesi gelecek on yılını belirliyor..

madem bu kediye niyetlendiniz alın. büyük olduğu için eve alışması biraz sorunlu olabilir. bunu kabullenerek alın.

kedicik çok doğal bir şekilde eve alışabilir, ancak dışarı çıkmak da isteyebilir. bu biraz da kişiliğine bağlı. bu riski göze alacaksınız artık.

dışarı gitmek istememesinin en önemli faktörü kısırlaştırılmamış olması. ilk önce kısırlaştırmanız gerekli. yoksa çiftleşmek için dışarı çıkmak isteyecektir.

aşıları bence ilk etapta o kadar dert etmeyin. parazit aşılarını yaptırın. tırnaklarını kestirin ve kısırlaştırın.

aşılar ikinci planda kalsın.

benim kedilerimden sadece 2 tanesi yavruyken geldi eve.
alışmaz falan diye bir şey yok.
hiçbiri ne kaçtı, ne sokağa dönmek istedi.

ama hayvanı arada bir dışarı bırakırsanız, o zaman eve alışamaz.
ne ev kedisi olur, ne sokak kedisi.
muhtemelen bir sokak köpeği ya da araba tarafından harcanır gider.

eve alacaksanız evden çıkmayacak.
birkaç kere dışarı çıkmak isterse bırakmayacaksınız, sonra kapıya dönüp bakmaz bile.
istikrarlı hareket ederseniz hayvan da şaşırmaz.

aşı meselesi cigerdelen'in dediği gibi.

ama mea maxima'ya daha çok katılıyorum.

kısırlaştırın, o iyileşme döneminde eve de alışır hem.
güzel bir geçiş yapmış olursunuz.
veterinerden çıkıp eve gelir.

bunun dışında da parazit aşısı en gerekli olan şey.
yani parazit aşıları iki tarafın sağlığı için de önemli.
bir fırsat olduğunda da karma aşısını vs yaptırırsınız.

kedi erkek mi dişi mi? erkekse çok hareketli olur, dişiyse ve eğer doğum yaptıysa kısırlaştırmak psikolojisini bozabilir ve hırçınlaşır.(bunlar negatif yönleri, pozitif yönlerini kendisi gösterir zaten)benim fikrim dışarda yaşayabiliyorsa, çocuklardan başka kedilerden falan zulüm görmüyorsa bence dışardan besleyin yeter.. kedi sahibi olmak istiyorsanız bu aralar sahipsiz yavru çok..illa onu istiyoruz dersen sorumluluğu göze almalısın o kedi olmakta tecrübeli sen sahip olmakta tecrübesizsin ezer seni :)

genel bir yanıt vericem herşeyi ile.havada kalmış bir son oldu bununda nedenini 1-2 yıl sonra karar verip belki de devam ettiririz yada bir sinema filmi çıkarırırız diye düşünmüş olabilirler zira çok tuhaf bir son oldu.bir ton varsayım yapabilirsin o yüzden bu tarz bir son ile.benim aklımdan en az 20 şey geçti yani.

@greenshadow: bence amaç devam ettirmek değil, bizi bu düşüncelere itmekti.
düşünürsek aslında dexter'ın böyle kameraya bakışıyla biten sezon/bölüm yok değil.

muhtemelen "içimdeki dark passenger'ı öldüremedim, o beni öldürdü şimdi dark passenger olarak herkesten uzakta yaşıyorum kendi kendime" demek istedi o bakışla.

ama işte üzerine düşünmek ve konuşmak istedim biraz.

benim bildiğim doğum kontrolü hapı unutulduğu zaman, bu hatırlatıldığı an hapın içilmesi gerekir. yani iki hapın birlikte içilmesi anlamına gelse bile içilmeli. norlevo'nun çok büyük yan etkileri var, bunu göz ardı etmemek gerekir.

11e ulasma ihtimali yok malesef kiz balayinda hap artik copteymis:/

o zaman bir sonraki hapı içsin.

Yasadigim memlekette hukuk firmalari Yasmin'i, olum ve ciddi yan etkileri yuzunden mahkemeye vermek icin televizyonlara reklam yetistiremiyorlar. Bir uyarayim dedim.

Asagidaki linkte yazilana gore, ertesi gun 2 hapi beraber alarak, ekstra bir onlem almadan hayatina devam edebiliyormus, unutulan sadece bir hapsa.

www.drugs.com

ilk 11. günü mü, herhangi bir 11. gün mü? ilk bir ay zaten işe yaramıyor. haplar ikinci aydan sonra işe yaramaya başlıyor.başlayalı bir yıl falan olduysa bir tane unutması çok önemli değil.

hayır canım, hem doğum kontrol hapı, hem norlevo falan olur mu?

bir dahaki sefere unutursa ya hatırladığı anda unuttuğu hapı içmeli ya da unuttuğu günün ertesi gün hep aldığı saatte ikisini birden almalı.

bence de bir sonraki hapı içsin.
ama yine de varsa bir doktoru, telefonla arayıp sorsun.

doğum kontrol hapı düzenli kullanılırken prospektüste yazdığı gibi risk olmaz muhtemelen.

ayrıca aychovsky+1

2.dir buyuk ihtimal tam bilmiyorum ya
Dugunden bir ay once ilaca basliyorum demisti, bilmiyorum ki kac gun arayla kullaniliyo bu dalga

Yani iste bir ay once basladi oluyo bu hesapla

@blatta umarim risk yoktur.
Cok mersi herkese

ikinci ay daha bünye yeni yeni alıştığından bir tane eksik bünyeye göre hareket eder. doğurgan bir bünyesi, baskın hormonları varsa henüz alışmamış olabilir ve bir tane eksik hamile bırakabilir. pek doğurgan değilse bünyesi alışmış da olabilir. daha önceden doğurganlıkla ilgili bir bilgimiz olmadığından şu an kesin bir şey söylemek güç. ama şimdi atlamadan alması ve eksik olanın son gün olması, yeni bir hapa ulaşma kolaylığı sağlayabilir. belki o zamana kadar dönmüş veya bir eczane bulmuş, dolayısıyla yeni hap almış olur.

öncelikle abartmayacaksınız.
fiv değil, fip olsa paniğinizi kısmen anlayabilirdim, ama şu anda aşırı panik olacak bir durum yok.

hiçbir şeyi de elinize yüzünüze bulaştırmadınız.

benim 8 kedim var, 2 tanesi fivli çıktı mesela.
muhtemelen diğerleri de öyle dolayısıyla.
ama fiv sadece bağışıklığın düştüğü zamanlarda ortaya çıkan, genelde diş eti sıkıntısıyla kendini gösteren bir hastalık.

kedilerinize iyi baktığınız, iyi beslediğiniz sürece fiv olmalarının bir önemi yok.
evdeki kediniz de başka bir şekilde hali hazırda fiv olabilir.
çünkü sokakta fivli bir kediyi sevip, gelip evinizdekini sevdiğinizde de bulaştırırsınız.

şu anda evdeki kediniz fivi almış olsa da olmasa da hastalanmaz.
mesela biz bizimkileri tesadüfen öğrendik.
diğerlerine test yaptırmadık, durum nedir bilmiyoruz.
ama tosun gibiler yani.
hasta falan değiller.

şimdi kedi aids'i falan diyince insan korkuyor da, o kadar trajik bir durum yok.
ha, bundan ölen yok mu? var.
ama bunlar genelde iyi bakılmayan ev kedileri, sokak kedileri ve yaşlanıp başka şekilde hastalanan kediler.

çok umursamaz görünmek istemiyorum, ama kedinizin ömrünü belki 1 yıl kısaltır bu.
o da dışarı falan çıkmayan bir hayvansa olmaz.

hiç sokağa çıkmayan ev kedileri mutlu mesut 15-20 yıl yaşarlar fivli fivli.
korkulacak bir şey yok.
evinizdeki kediye bir baktırın.
eğer fiv yoksa aşısını yaptırabilirsiniz.
ama yüzde 100 korumaz.

şu anda diğeri küçük ve güçsüz olduğu için bu durumda.
biraz palazlanınca bişeyi kalmaz.
yani kediyi bırakmanızı gerektirecek bir şey değil bu.


@tsirkul:

fiv iyileşen bir hastalık değil.
kedi ölünceye kadar vücudunda kalan bir şey.
ancak bağışıklığı düştüğünde ortaya çıkabiliyor.
onu da ileri yaşlarda ağız yaraları vs olarak gösteriyor.
şu anda iyileştirip, iyi besleyerek bünyesini kuvvetlendirdikten sonra yapılacak bir şey yok.

fakülte iyi, ama bilinçli olun.
her dediklerine araştırmadan tamam demeyin.
bazen saçmalıyorlar.

--

o gözün antibiyotik tedavisiyle ne kadar gerilediği ölçülmeli.
antibiyotikten sonra tekrar edebiliyor.
genelde 1 kür antibiyotikten sonra geriler, tekrar başlar ve 1 kür antibiyotik daha uygulanır.
sonra tekrar ederse artık alınması lazım.

diğer gözün görmeme nedeni nedir bilmiyorum, ama kedilerde genelde görmeyen gözün alınması tercih ediliyor.
çünkü gözün açık ve işlevsiz olması kediyi yaralanmalara karşı vs daha savunmasız hale getiriyor.

eğer iki göz de işlevsiz kalacaksa ikisini aynı anda aldırmaya çalışın, boşuna iki ameliyat ettirmeyin.

kediler görmeden çok rahat yaşarlar bu arada, endişeniz olmasın.
yine de mutlu bir kediniz olur yani.

yani ben iki gözü de görmüyor zannediyordum, görmemesi benim için problem değil ama 4 adet damla 1 adet de vitamin jeli verdi veteriner. gelecek hafta tekrar kontrol var. bilmiyorum başka veterinere götürsem mi diye de düşünüyorum ama veterinereme de güveniyorum. bir sorun şu an tek kedi karantinada olduğu için diğerinden de uzağım çünkü yeni gelen ufaklığı odamda misafir ediyorum.

umarım sağlıkla atlatır, ailem ve kedim alışır, problemsiz bir ikili olurlar. tek dileğim bu.

görmeme nedeni nedir acaba?
yani bir sürü neden olabilir, ama sadece vitamin ve jel biraz hafif bir tedavi sanki?

kedinizin görülen semptomları iyileştikten sonra sağlığına kavuştuğunda, büyük için bir sakıncası olmayacaktır.

daha doğrusu zaten aynı eve sokmuşsunuz.
artık yapılacak bir şey yok.
ama dediğim gibi, bakın benimkilerin biri 10 yaşında fivli dediklerimin.
tesadüfen öğrendim.
fark etmedik bile, gayet sağlıklı.

bu bir tür taşıyıcı olmak gibi.
iyi bakın, sokağa salmayın, beslenmesine çok özen gösterin, o kadar.

bu arada "bence" başka bir veterinere daha gösterin.
yerinizi bilmiyorum, ama isterseniz önerebileceğim yerler var.

sen doğru bildiğini ve sana doğru geleni yap. yılma. sadece devam et. Aynı şeyleri ben yaşadım, keşke bulaşmasaydım kendimi ne duruma soktum dedim. şimdi herşey eskisinden güzel. inan bana.

tahlil yaptıramıyoruz maalesef fakültede kit yok. veteriner 1 hafta devam edin ilaçlara bakalım dedi. göz ya kendiliğinden küçülüp orada kalacakmış ya da ameliyat. gözünde bir küçülme mevcut, diğer gözünde hala leke gibi bir şey var. buna rağmen keyfi yerinde koşup oynuyor. diğer kediyle de pek anlaşamasalar da kavga yok.

fbcdn-sphotos-f-a.akamaihd.net

fotosu burada :)

açıkçası devlet kurumu olduğu için ve o kitler muhtemelen farklı standartlara tabi olduğu için gümrükte benim teklif etmemle getirebileceklerini sanmıyorum. kaldı ki bir tek orada olması normalde fiyatı hakkında beni düşündürüyor. tabi ne kadar olursa olsun veririm o problem değil de sanırım buraya getirtilmesi bir problem.

bir de kediler kaynaştı gibi, artık hani bulaştıysa yapacak pek bir şeyim kalmadı ama genel görüntüsünün yerinde olması, bitkinlik, kusma, ateş vb. olmaması beni umutlandırıyor.

şu an diğer göz için endişeliyim biraz, onu kurtarabilirsek çok iyi olacak.

www.vettekmed.com şunu buldum ama veterinerim bu tarz hızlı bu testlere güvenmiyor, fakültede bir kaç farklı test yapılıyormuş sanırım.

bir daha yazmayayım uzun uzun düşüncelerimi diye: eksisozluk.com

teori falan üretilecek bi durum yok. öyle bi dizi de değil zaten. hafızasını da kaybetmedi. debraya olduğu gibi onun yüzünden sevgilisine ve oğluna zarar geleceğini düşündüğü için hayatlarından çıkmak istedi. ölmemesi de bilinçliydi.

ölmek için gitseydi debrayla beraber atlardı..keşke atlasaydı onlarca kez ceset poşetlerini attığı yer bu kez kendisinin sonu olurdu.

eksiduyu.ru bu var açılan soru.

oradaki yorumumu aktarıyorum buraya da:

"sonuçta herkese zarar verdiği duygusundan biraz arınıyor gibi olsa da, debra'nın ölümüyle bunun yeniden farkına vardı.

oğlunu sevdiği kadına emanet etti, kız kardeşini de kendi kurbanı olarak yanında götürüp denize attı ve öl(e)meyince kendini yalnızlığa mahkum etti.

rita öldükten sonra tuvalette bir adamı öldürmüştü.
harry ona "herkesin sana ihtiyacı var. sen gidersen onlar daha kötü olur" demişti ve öyle toparlanmıştı.

ama artık durum değişti ve kendisinin ihtiyaç duyduğu ve ona en çok ihtiyaç duyan insanın ölmesine neden oldu.

debra dexter'ın can damarı sonuçta.
öz kardeşini bile debra için öldürmüştü.

hayatla olan bağını, debra'yla ilişkisinin durumuna göre yorumlayan biri debra öldüğünde (üstelik kendisi yüzünden) ancak bunu yapabilirdi.

bence final olmuş.
yani polisiye ve heyecanlı bir finalden ziyade daha dramatik bir şey bekliyordum, öyle yapmışlar.

saçmalıklar yok mu? var.
ama yine de elektrikli sandalye, yakalanma, intihar vs tarzı şeylerden çok daha "ağır" olmuş.
şahsen dexter'ı çok seven biri olarak kendini buna mahkum etmesi beni resmen üzdü.

yakalansa "hay allah yakalandı" vs derdim.
şimdi mutsuz olduğunu bilmek ve kendinden vazgeçtiğini görmek benim için daha üzücü oldu."

debra'yı kurbanlarını attığı yere attı, çünkü debra da onun kurbanıydı ve onu geride bırakmak istemedi.
üstelik oraya atlasa ölmezdi ki, neden atlasın?

fırtınaya doğru ilerlerken çok kararlı bi bakışı vardı, ben ölmek isteyip ölemediğini düşünüyorum.

oradan da sağ kurtulunca inzivaya çekildi muhtemelen.

yoksa debrayı denize atar, gider bir kanada bileti alırdı yani.
ortadan kaybolması için illa teknesinin parçalanmasına gerek yok.
"debra'yı aldı gitti" derlerdi.

bir de sondaki bakış beni düşündürdü.
sanırım hayata olan öfkesi ve o kişi olmayı bırakmak istese de bu hayatın içine çekilmesi yine eskiye dönmesini sağladı.

bir yandan da; rita öldüğünde de ölmek değil, gitmek istemişti.
belki bu isteğini bu sefer uyguladı ve bilerek teknesinin parçalanmasını, öldü zannedilmeyi denedi.
ama o fırtınaya da "nasılsa çıkarım buradan" diye girilmez.

şımartma. yoksa biraz büyüyünce o kapıyı açıp kaçar. benimki kaçıyor ordan biliyorum. çıkartma dışarı. elinde de çıkartma. miyavlasın miyavlasın sussun. ses rahatsız ediyorsa da lazerle falan oynat dışarı çıkmak istemeye başlayınca ama bu sefer de her oyun istediğinde ağlamaya başlar. sen en iyisi kız ona dışarı çıkmak istediğinde.

izin verme.
birkaç gün içinde unutur.
eğer izin verirsen her canı dışarı çıkmak istediğinde ağlar.
kediler arsız olur.
mesela sen izin vermeyince birkaç gün sonra dışarı çıkmak istemeyecek.

2,5 aylık olduğu için senin kızdığını bu aralar pek algılayamayabilir.
"şşşt" falan gibi sesler ilgisini çeker.
aklını dağıt.
al başka yere koy.
oyun oyna, mama ver, bi ses çıkar, şaşırt vs.

bırak miyavlasın, pes eder. ağladı diye kapıyı da açma. dikkatini dağıtman lazım ağlama moduna geçtiği zaman, ısrarcı kediyle baş etmenin en iyi yolu unutturmak.

Nolan filmleri. (Memento, The Prestige, Inception)

inception'ı görmemişim.

biraz daha kıyıda köşede kalan filmler olursa, pek bilinmeyen

aklıma the other woman geldi.
çok şahane bir film değil de, olaya evliliği bozan "öteki/ikinci/diğer kadın" açısından bakıyor.

www.imdb.com

the tree of life

olaya evrensel açıdan bakıyor...

dogtooth +1

The Fountain (Hayat Ağacı)

müzikleride güzeldir.

interstate 60
big fish belki

Fill the void

little black book. eski sevgili problemini alışılmadık bi biçimde işliyor, şu yaşıma kadar beğendiğim tek romantik komedidir.

ölüm uykusu www.imdb.com

gözlerindeki sır www.imdb.com

(bkz: cloud atlas )
(bkz: bulut atlası)

skin i live in

almodovar filmleri

martyrs kesinlikle izle izlet ..

ben bu tarifle yapıyorum çok güzel oluyor

www.40firinekmek.com

ben pişmemiş ekmek hamuru alıyorum fırından; bence iyi bir sosla gayet güzel oluyor.

@pinkket:

ekmek hamuruyla ben de çok yaptım, ama o "italyan pizzası" tadı olmuyor ve dışı çok kıtır, içi de dediğim gibi ekmeğimsi oluyor.
belki ben becerememişimdir, ama şimdiye kadarkiler hep öyle oldu.

benim yaptigim(2 buyuk pizza oluyor): 4 bardak un, 1.5 bardak sicak su, yarim fincan zeytinyagi, bir cay kasigi tuz, bir tatli kasigi seker ve instant maya.

firina atmadan once de kenarlarina su veya hafif yag surmek guzel oluyor.

My Cat From Hell S02E03 - On The Warpath, Dog whisperer gibi bir şov, tam da bu bölümünde iki kediyi birbirine alıştırıyorlar. Özet olarak kedileri parmaklıklardan birbirlerini görebilecekleri şekilde ayırıyorlar, yemeklerini o parmaklıklara yakın veriyorlar ki kokularına alışsınlar. Tabi bu bitanesi çok vahşi olduğu için yapıldı bisürü şey anlattı izle bence.

Kedim olmamasına rağmen tüm şovu indirdim izliyorum çok şey öğrendim tavsiye ederim.

önce kapısını kapatabileceğiniz bir odaya koyun küçüğü.
zaten eve yeni gelen kediyi sağlık vs açısından da izole etmek gerekir yaklaşık 3-4 gün ila bir hafta.

kapının altından birbirlerinin kokusuna alışırlar.

küçüğü dışarı çıkardıktan sonra birlikte mama yedirme, oyun oynatma gibi şeylerle sosyalleştirirsiniz.
ama ikisinin de tırnaklarını mutlaka kesin.
çünkü ileride birbirlerine alışacak olsalar da, mutlaka birkaç pati yiyecekler.

kavgalar, bağırışmalar vs olabilir.
çok aşırıya kaçmadıkça müdahale etmeyin.

küçük olan büyüğü gördüğünde önünde sırtüstü yatarsa, bu küçüğün büyüğe itaat edip dominantlığını kabul ettiği anlamına gelir.
büyük yine de birkaç kez dövecektir.

küçük olan direk büyüğe saldırabilir de, belli olmaz.
öyle de olsa birkaç hafta içinde birbirlerine alışmış olurlar.

önce ayrı odalarda tutup oyuncaklarını değiş tokuş etmen gerekiyor birbirlerinin kokusuna alışsınlar diye. dur bi link bulcam ordan okursun napman gerektiğini.

hani linkim mrz breezy? :(

valla saatlerdir şu blogun catp0rn.tumblr.com arşivini karıştırıyorum ama silmiş galiba kız bulamadım :( 3 kedisi var nasıl alıştırdığını anlatıyodu. hatırladığım kadarıyla önce bir hafta ayrı tutup oyuncak koklatıyosun sonra yavaş yavaş bir araya getiriyosun filan.

Valla biz ne yaparsak yapalim alistiramamistik. Kavga, gurultu girlaydi her gun. Havada ucusan tuyler mi dersin, vucutlarinda tirnak izleri mi(eheh abartmiyim). Ne zamanki ciftlestiler birbirleriyle, o zaman kesildi agresiflikleri.. Buyuk olan hala ara sira pati atar, tislar falan gerci. O kiskanclik hic gecmiyor sanirim.. Bencil ipneler..

umut verici şeyler söyleyin bana! ağlarım la gece gece...

o biraz nasıl alıştırdığınıza bağlı. biz arkadaşımla 2 kedimizi pat diye aynı gün aynı ortama soktuk ve evde kavgadan gürültüden geçilmiyodu. ikisinin ayrı odaları ayrı önemli kabul ettikleri köşeleri vardı oralara kurulurlardı filan. son günlerde ben kedimi götürmeden önce birbirlerinin kabından su içmişler ve yan yana yatmışlar falan. uzun bi süre gerektiriyor yani.

@machine head:

kısırlaştırmazsanız karşı cins kediler elbette o kadar kavga eder.
kısırlaştırsaydınız o sorunu yaşamazdınız.

@mutevazi:

sizin de ikisini de kısırlaştırmanız iyi olur.
hem yavrulamamaları açısından, hem de sakinleşmeleri açısından.

kedilerin hepsi kucak kucağa yatmaz.
genelde erkek kediler birbirleriyle daha sosyalleşir.
ama dişi ve erkek kedi ya çiftleşir ya da birbirinin varlığını kabul ederek mesafei şekilde aynı ortamda yaşarlar.

arada bir kavgalar falan olabilir, sonuçta oyun oynarken bile birbirlerini döven, altlı üstlü yuvarlanan canlılardan bahsediyoruz.
bizdeki nezaketi beklememek lazım. :)


edit:
özellikle erkek kediyi yaşı da geldiği için bir an önce kısırlaştırın, başınız ağrımasın.
gelen dişi olursa koku falan bırakmaya başlar, bir de onunla uğraşmayın.
hem o hırçın huyları da azalır ortam sakinleşir.

çünkü genç olduğu için karşısındaki erkekse onu rakip gibi görüp sürekli bastırmak isteyebilir.
dişiyse çiftleşmek ister, kavgadan gürültüden başınızı alamazsınız ve mutlaka bir şekilde çiftleşirler.
sonra yavrular sefil olur vvsvs.
erkeği (büyük olanı) mutlaka kısırlaştırın, yaşı gelmiş zaten.

küçük olan da erkek çıkarsa 1 yaş civarında onu da kısırlaştırırsınız.

İlk günler yatarken ayırın, gece siz uyurken ne olacağı belli olmaz.

büyük kedinizi yatarken yanınıza alabilirsiniz ki trip yapmasın alışana kadar

zamanla alışacaklardır

petburada adresemama vs,,,mesela bazıları ilk üyelikte bonus veriyor daha ilk alışverişte kullanıyorsun, hatta şöyle yapalım hesabıma bakayım özel indirim vs varsa hemen dönerim sana...

canpet.net en ucuzu genelde.
petburada.com müşteri memnuniyetinde bir numara.

nerede yaşıyorsun bilmiyorum ama genelde pet shoplarda kaliteli mamaları kilo ile satıyorlar.

proplan ya da royal canin oluyor genelde.

temizmama.com 'dan Bonacibo taze kuzu etli mamayı gözün kapalı alabilirsin. çok iyi marka alırım diyosan Orijen veya Acana kovala. Bonacibo orta-üst kalitedir, gayet iyidir ve fiyatı çok uygundur.

petshoplarda kilo işi daha ucuza geliyo. eğer kedin cins değilse, tekirse ve sağlıklı gözüküyosa micho bile alabilirsin. çok standart bir mama ve gayet ucuz. kaliteli mamalar sağlıklı tekirlere kilo aldırmaktan başka bişey yapmıyo bence.

hocam petşoptan kilo işinin ucuza gelmesi çok mümkün değil, eğer doğru yerden alıyorsan toplu alım her zaman yarı yarıya olur. bonacibo kuzulunun 15 kilosu 60 küsur tl, proplan vs'nin 15 kilosu 120'den başlar. kiloyla alırsanız da kilosu 10'dan başlar.

peki bişey daha sorucam, 1 buçuk 2 aylık yavru 6 ayı geçene kadar, kaç kilo yavru maması tüketir? kaç kiloluk alayım diye soruyorum.

bunların paketlerini küçücük yapıp pahalıya satıyorlar

ancak bir de 20 kiloluk filan kocaman paketler yapıyorlar. pet shoplar bunları kilo ile satıyor. yani aynen pahalıya aldığınız mama, paketlerini görüyorsunuz.

ucuz olmasının sebebi bu.

ayrıca ucuz dediysek market mamaları kadar ucuz değil, ama küçük paketlerde olanlara oranlar ucuz. e biraz da kedi besliyorsanız masraf yapın.

hocam kedi eğer ana sütü içemediyse ve imkanınız varsa 6 aya kadar iyi bir mama kullanmakta fayda var. imkanınız varsa orijen ve acana'yı şiddetle tavsiye ederim. ayda 1-2 kilo arası yer sanıyorum. fakat söylediğim markalar pahalı gelirse proplan vb. yerine bonacibo tercih edebilirsiniz. her halükarda tavuklu mamalardan kaçınırsanız hayvanın sağlığı için daha iyi olur.

bonacibo'nun yavru maması tavuklu gözüküyor ama bu temizmama'da?

valla ben esasen taze kuzu etli olanı öneriyorum ama yavru kedi için olanı tavukluysa bi bildikleri olabilir diye de düşündüm şimdi. genel prensip olarak tavuklu mamalar kedi ve köpeklerin sağlığı için çok iyi değil fakat yavrularda belki durum değişiyordur. yanıltıcı olmak istemem ama firmanın tüm ürünlerine kefil olurum. senelerdir alışveriş yapıyoruz, oldukça güvenilirler ve mamaları gayet başarılı.

uzun zamandır kedi beslemedim o yüzden proplan fiyatları nasıldır hiç bilmiyorum ama şu siteye de bakabilirsin www.petreyon.com
sitenin sahibi çok sevdiğim eski matematik hocamdır.

royalcanin kitten mamada 400+400 kampanyası var. 16 lira civarı olması lazım juenpetmarket e bakabilirsiniz.

annenin mamasına immunex koyun.
kapsül halindedir o.
kapsülü açıp, içindeki tozu yaş mamaya karıştırın.
eğer yemezse "light" ton balığıyla deneyin.

veterinere götürme şansınız varsa annenin tırnaklarını kestirin.
sokak kedileri için tırnak çok önemli kendini koruması açısından.
ama tedavi süresince uzar zaten.

anne iyileşmeden bebekler iyileşebilir elbette.
ama bu biraz bünye meselesi.
immunex'i bebeklere de verin.
ama onlar daha küçük olduğu için 1 kapsülü iki günlük olacak şekilde ayırın. (bir bebek için)
anneye günde 1 kapsül verebilirsiniz.

bünyeleri ne kadar kuvvetli olursa, o kadar çabuk gider mantar.
immunex dışında da çok iyi besleyin.


kedileri yıkamakta şöyle bir sorun var.
mantar için nemli ortam idealdir.
o yüzden ketoralle yıkadığınız zaman çok çok iyi kurulamanız lazım.
ve kedilerin yıkanmakla araları yoktur.
yani aslında mümkün mertebe yıkamayın.
yavruları nasılsa elleyebiliyorsunuz.
düzenli olarak bakımlarını yapıp temiz tutun o yeterli.
iyi beslemek ve temizlik en önemlisi.

bu arada anneye yaklaşamıyorsanız kalın kar eldivenlerinden edinin.
kedilerle içli dışlı biriyseniz tek başınıza immunex'in tozunu ağzından içeri bile dökebilirsiniz o eldivenlerle tutarak.
tutamam derseniz, baticon'u falan o şekilde sürün en azından.
takın eldivenleri, girişin.

blatta hiberna,

Çok sağolun. Biraz içimi rahatlattınız. Bebekleri iyileştirebilirsem, anneyle daha kolay başaçıkabilirim belki.
Dediğiniz gibi bünye meselesi. Bebeklerim anneleri çok iyi bakmasına rağmen zayıflar. Ben de anneye hem yaş hem kuru mama veriyorum. Yeterli olmuyor herhalde. İmmunex'i alacağım yarın.

rica ederim.

immunex'in tek tipi mi var bilmiyorum.
tablet, sıvı vs gibi birkaç tipi varsa siz kapsül alacaksınız, yanlışlık olmasın.

eğer bütçeniz yeterliyse kuru mama'yı proplan almaya çalışın.
en azından bu hastalık boyunca.
bir de, tavuklu kuru mama yedirmeyin.
tavuklu mamalar tüy dökme, alerji vs yapabiliyor.
somonlu falan oluyo mesela, o daha iyi olur.
zaten somonlu mamaların üzerinde sensitive yazar genelde.
daha hafif olur yani bünyesel anlamda.
gerekirse iyileştikten sonra eski mamaya dönersiniz.

yani tavuklu mama vermeyin, verdiğiniz kuru mama market maması olmasın.
proplan olmasa bile en azından veteriner maması olsun.
whiskas falan veriyorsanız onların hiçbir besleyiciliği olmadığı gibi, bünyeyi zayıflatırlar.

ayrıca mesela yaş mama yerine direk light ton balığı verebilirsiniz.
light olduğu için yağlı değildir, yani ishal vs yapmaz.
kolesterol vs gibi bir şeye de neden olmaz.
kokusuna falan da bayılır, delire delire yerler.

bunlar tabii bütçe işleri olduğu için bir şey diyemiyorum.
ama bünyelerini kuvvetlendirecek şeyler bunlar.
yani yapamazsanız canınız sağolsun da, yapabilirseniz daha iyi beslenmiş olurlar.

Royal Canin yavru kedi maması ve whiskas konserve veriyorum. Konserveler balık ve kırmızı etli. Ton balığı Whiskas konserveden daha mı iyidir? Kuru mamada Royal Canin tercih etmemin sebebi yavru kedilerin de çok sevmesi. Biri yemeye başladı bile :)

ha royal canin iyi canım, onda bir şey yok.
normalde sürekli tonbalığı vermemek lazım.
yani sırf tonbalığıyla beslenmesi iyi değil.

ama protein açısından şu süreçte 2-3 günde bir öğün falan verebilirsiniz.
zaten şimdi immunex'i vermek için yaş mama ya da ton balığı kullanmanız lazım.

çünkü aroması fazla olan bir şeye karıştıracaksınız ki, ilacın kokusu olabildiğince azalsın.
bazen öyle bile yemiyorlar, ama tonbalığına dayanamadıkları için belki saldırırlar.

immunex vereceğiniz öğünler için küçük oranlarda falan ton balığı verebilirsiniz.
tek taşla iki kuş olur.

immunex'e bir hafta düzenli devam edin.
normalde 3-4 gün yeterli olur, ama şimdi ekstra bir durum olduğu için 1 hafta vermenizde sakınca olmaz.
çünkü belli ki bünyeleri zayıf.
zaten 2-3 günden sonra gözle görülür bi gelişme olduğunu fark edersiniz. :)

immunex'i beslediğim sokak kedilerine veriyorum ben kış başlarında.
3-4 gün devam etmeye çalışıyorum, kışın hasta olmuyorlar.
yani düzenli verilince gerçekten çok etkili.

edit:
yavrular immunex'i mamayla yemezlerse, tutun enselerinden, kapsülün tozunu dökün direk ağızlarına.
anneye de cesaret edebilirseniz aynı şeyi yapabilirsiniz.
mamayla yerlerse sorun yok.

anladığım kadarıyla @blatta hiberna veteriner, benim kedimde böyle bir sorun olduğunda veterineri kefir verin 2 günde 1 bardak demişti vermiştim. topladı kendisini(ilaçları da vardı yanlış anlamayın)

veteriner değilim.
çok tecrübeli hayvansever diyelim. :)

www.teknoseyir.com

@Cesario:

telefonda oyun oynayan, 8329 tane app kullanan, her özelliğini dibine kadar sömüren biri değilim.
telefonu telefon olarak kullanıyorum.
iş için sürekli maille haşır neşir olan biriyim.
en büyük kullanım alanlarım bunlar.
sürekli elinde telefon olan biri değilim yani.

şu anda da bb curve kullanıyorum, ama 3 yıl oldu, değiştirmek istiyorum.
z10'u çok beğenmiştim, ama herkes farklı bir şey söylüyor.

ne kadar idealist olduğuna göre değişir.
para için çalışıyorsan başla, ama uzun vadeyi düşünüyorsan ve işini severek yapıyorsan sabret.

hayır, ayrılma, biraz daha dayan. ben de üniversitede asistan olarak çalışıyorum, hem eğitim asistanı hem de araştırma asistanıyım, geçen sene sabah 8.30-gece 3 arası çalıştım yaklaşık 6 ay boyunca. haftasonları da -nadiren de olsa- gittim. Bu yazki rekorum da 81 saat non-stop çalışıp 81 saatte 7 saat uyumak. maaş da almıyorum, burs alıyorum, öyle düşün. ha bu arada, çalıştığım ortamdaki hocaların ve diğer öğrencilerin komplekslerini ve sorumsuzluklarını çekmeyi ise saymıyorum.

bir süre daha sabret, bu arada müdürün olur, yöneticin olur, her neyse, onunla konuş, eleman sıkıntısı çektiğini söyle. amatör olan elemanlar için eğitim düzenlemelerini sağla ya da sen eğitim ver, memnun olmadığın elemanları da belirt. kimsenin işini sen yapmak zorunda değilsin, ama bahsettiğin kadar iyi bir şirket ise, bu tip sorunlarını da halledip, rahat bir çalışma ortamında çalışıp, böyle bir işi de bırakmamalısın. en azından benim görüşüm bu.

ben de iş bulayım diye uğraşıyorum. senin yerinde olsam bırakmazdım. bir süre katlanırdım. ama bu süre sonunda kendini yıpranmış hissediyorsan tabiki yüreğinin sesini dinle derim.

Hayır ayrılmayın. Bir an önce o aşırı amatörlere, bi kaç bi şey öğretin ve zaman israf ettirici bütün işleri onlara delege edin. Rutin olarak da kontrol edin yaptıklarını. Şimdilik, çıkardığınız işin mükemmel olması şart değil. Mükemmel, iyinin düşmanıdır.

Bilgisayarınızda ve çalışma ortamınızda daha iyi organize olun. Bir gününüzü, düzen oturtmaya harcayın.

Akşam saat 7'den sonraya kalmamak için, gün içinde, vaktinizi çok etkin kullanın. Geyiklere girmeyin, zamanı çar çur etmeyin. Amatörlerin beceremeyeceği ve kafasının basmadığı en zor işleri, sabah 9 ile 11 arasında bitirmiş olun. Öğleden sonraya karmaşık, gıllıgışlı iş bırakmayın.

Öğleden sonra elemanlarınıza, biraz kontrol, biraz destek, biraz eğitim, biraz yüreklendirme için zaman ayırın.

Şunu ASLA ama ASLA unutmayın: Sıradan insanlar, çok olağanüstü işlere imza atabilirler. Yeter ki başlarında onları iyi yönlendiren, iyi gaza getiren, yapıcı ve öğretici bir lider olsun.

yok öyle bişey, köpeğe dalacağına sahiplerine dal onu rahat ettiremedikleri için. havlıyorsa illa bir sebebi var.

insan kadar iğrenç bir varlık yok.dünyanın başına belayız biz.kime şikayet edeceksin şimdi bunu,kim önemser?

@loveinaflipbook köpeği dövenler onlar zaten. hayvanı koymuşlar balkona, havlayınca çıkıp girişiyolar susuyo zavallım. bir ihtimal tuvalet eğitimi veriyolar diycem, ama bu bariz canilik.

yasak değil mi evde hayvan beslemek? şikayet ediniz.

@niyeti bozuk yasak aslında ama şikayet edilince hayvanın akıbeti noolacak, o beni korkutuyor. ya da kalkar bunlar sitede huzur içinde yaşayan diğer hayvan sahiplerini şikayet ederlerse bu sefer..

balkonda duran köpek havlar elbette.
bunlar kendilerine peluş oyuncak aldıklarını zannedenlerden olsa gerek.

0212 251 63 25'i arayın.
istanbul barosu hayvan hakları komisyonu.
istanbul'da olmasanız bile ne yapmanız gerektiğini söyleyeceklerdir.

hayvanın başka bir yuvaya gitmesi ve bu insanların da hayvan beslememesi lazım.
gidip "başınıza hayvan severleri sararım" derseniz bu sefer de içeri aldıklarında ne yapacaklarını bilemezsiniz.

baroyu arayın, sonra da hayvanı sahiplendirmek için gidin.
vermeyiz derlerse, o zaman başınıza hayvan severleri sararım diyin.

fotoğraf ya da video çekin ve facebook'ta yayın, ifşa edin.
doğduğuna pişman olur.

selam. gazeteyle dövmek diye bir eğitim biçimi var. köpeklerin dünyasında liderlik şiddetle alır ve şiddette korunur. sert ya da sizi değil de kendini lider olarak gören bir köpeğiniz varsa gazeteyle poposuna vurmak bir eğitim biçimidir. bu, köpeğin canını yakıp intikam almak için yapılmaz, bir uyarı aracı olarak yapılır ve köpeğin canını çok az yakacak şekilde yapılır.

mantar için veterinere götürüp iğne yaptırdın mı?

ben de yaşadım aynısını. veteriner 2 doz iğne yaptı 1 hafta arayla. o sürede de, her mantarlı noktaya batticon uyguladım. iğne şart sanırım.
kolay iyileşen bir şey değil. mantarı olan birkaç kedinin birarada bulunması da iyileşmelerini zorluyor olabilir.

İğnelerle ilgili şüphelerim var. Karaciğeri zorluyormuş, işe yaramayabiliryormuş vs. Batticon tavsiye edildi bana. İyileşme var dediğim gibi. Ama vücutlarında yayılıp yayılmayacağını merak ediyorum. Sizin kedinizde tedaviye başladıktan sonra yayılma oldu mu mesela? Olduyda ne kadar çok? Yani baştan dikkatimi çekmeyenler gözüme çarpıyor muhtemelen. Yine de endişeliyim.

sağlıklı yetişkin kedilerde iğne sorun olmuyor karaciğere benim bildiğim ama yavrular için bilgim yok malesef.

ben kedime iğne yaptırdıktan sonra yaklaşık 4 gün falan daha yeni yerlere yayılmıştı diye hatırlıyorum. ilk başta sadece ense kısmındaydı, iğneden sonra sırtına ve bacaklarına yayıldı ama sonrasında bi' anda iyileşmeye başladı.

endişeleniyor insan... kahroluyor hatta canları yanar mı diye. biliyorum o hissi.

şu iki duyuruyu okumanızı tavsiye ederim:

eksiduyu.ru
eksiduyu.ru

geçmiş olsun.

Açılın, mantarı daha taze yenmiş anne geliyor! :))

Benim duyuruların linkleri verilmiş zaten. Ben sadece şunu ekleyeceğim; odasını temizlerken temizleme suyuna (bir kova suya 1 kapak olacak şekilde) zefiran forte 1000 mg çözelti ekleyin. Sadece mevcut temizliği sağlamakla kalmayıp, ortamın uzunca saatler daha hijyenik kalmasını sağlarsınız. Hastane temizliğinde kullanılan dezenfektan zefiran, o yüzden güvenebilirsiniz. Ama yerler kuruyana kadar yere temaslarını önleyin de, patilerini yalayarak kimyasal almasınlar vücutlarına. Ayrıca yakalık takmanızı öneririm. Kaşımalarını engellemeniz lazım, kaşıdıkça dağılır çünkü.

Sirkeli suyla tüy diplerine masaj yaptım ben her gün 1 kere. Sonra da kurulamayın ama, kendi kendine kurusun bırakın. Ben %100 elma sirkesi almıştım. Katkı maddesi olmayan daha iyi olur gibi gelmişti bana, siz nasıl tercih edersiniz bilmem. Kuruyana kadar hava akımından korumayı da unutmayın. Mantarı tedavi edeyim derken, üşütmeyin yavrucakları. (Edit: Bunu vücudunun mantarlı bölge dışında kalan yerlerine yaptım, mantarın yayılımını engellemek için tavsiye edilmişti bana. Kısa sürede yendiğimiz -hele hele kabuklanma aşamasına 1o günde geçtiğimiz- düşünülürse başarılı bir yöntem olsa gerek.)

İlk bir hafta baticonla kompres yapıp, tricopom krem sürdüm. 2. hafta kremi bıraktım, sadece baticon sürdüm günde 4 kere. 2 haftadan sonra baticonu da bırakıp, sadece sirke sürdüm. Sürdüm derken, sürtünme hareketi gelmesin aklınıza, pamuğa döküp pamuğu mantarla bölgede hareket ettirmeden birkaç saniye bekleterek yaptım. Bir de pamuğu azar azar alıp, her bölgeye farklı pamuk uygulayın, Bir kere kullandığınız pamuğu, bir daha kullanmayın.

Ha, beslenmesi çok önemli. Tavuklu mama vermeyin ya da tavuklu mamaya alışıksa balıklı mamayla karıştırarak verin de yediği tavuklu mama miktarı azalsın. Yaş mama çok önemli. Ben günde dört kere büyük porsiyonlarla yaş mama verdim. Kuru mamada susuzluk riski var, o yüzden ev yapımı mama ve yaş mama ağırlıklı besleyin ki susuz kalmasın yavrucak. hastalığın stresinden dolayı sanırım, su tüketimleri/ihtiyaçları artıyor galiba, benimkinde öyle gözlemledim. Ayrıca evde balık veya kırmızı et pişirip yedirdim her gün. Beslenme bünyenin kuvvetlenmesi için çok önemli. Zira mantar bağışıklık düşünce ortaya çıkıyor.

Octamar şurup ve İmmuzinc şurup verdim 1'er çay kaşığı, biri sabah biri akşam olmak üzere. Anneye iki çay kaşığı kadar verebilirsiniz, benimki 2 aylıktı, çok küçük olduğu için ölçeği düşük tuttum ben. Bir de tatları kediler için pek hoş değil, özellikle immuzincten nefret edecek, azimli olun pes etmeyin. Bağışıklığı kuvvetlensin diye, unutmayın sabredin. Hatta mantar geçtikten sonra da devam ettim bir süre, şimdi de gün aralıklarını uzatarak devam ettiriyorum, bitene kadar devam edeceğim. İki kedime de içiriyorum şurupları.

Mantardan dolayı aylarca perişan olan insanlar var, biz bu şekilde 3 haftada yendik mantarı. Çok geçmiş olsun anneye de bebişlere de.

Önemli not: Tüm bu süreç boyunca saydığım tün uygulamaları kullan-at eldivenlerle yapın. Elinizi protex, activex gibi antibakteriyel sabunlarla sık sık yıkayın. Size de geçerse, aile boyu aylarca uğraşırsınız.

Önemli not 2: Ev temizliğinde sadece zefiran kullandım ben, çamaşır suyunun kokusu çok rahatsız ediyor yavrucakları. Ona dikkat edin.

istinyede bekle,

Teşekkürler cevabınız için; ama bu önerilerin çoğunun benim için çok anlamı yok.
Öncelikle anneyle bebekler bir odada kapalı kalıyor diğer kedilerden korumak adına. İlaçlı suyla silip, onları zeminden uzak tutmam mümkün değil. 6 kedinin hangisini kontrol edeyim. İkinci olarak, şurup falan içirebileceğimi zannetmiyorum. Bu gün ilacını sürerken bile yoldu anne beni. Daha fazla strese giriyor. 1 aylık bebek için ise uygun olacağını sanmıyorum. Yakalık da çok uygun olmaz gibi geliyor bana bebekler için. Anne de hareket etmek, çocuklarını koruyabileceği durumda olmak ister bence.

Benim asıl derdim, yayılmanın ne zaman duracağı. İyileşme başladı zaten. Ama iyileşenlerin yanında yeni bölgelerde mantar olursa önünü alamam diye korkuyorum.

Mantarlı canlar bir aradayken yayılmasını önlemek daha da zorlaşıyor. Temizlik çok çok önemli. Çamaşır suyu da koysanız temizlik suyuna, yine temaslarını önlemek zorundasınız. Yerlerin kuruması kaç dakika sürecek ki? Kedi kutusunda duruversinler 5 dakika, hiçbir şey olmaz. Açın pencereyi, kuruyuverir zaten çok ıslak silmezseniz. Diğer konuları anlayabilirim ama hijyenden taviz verme lüksünüz yok, mantarın yayılmasını ortamı hijyenik tutmadığınız sürece engelleyemezsiniz. Bir yeri iyileşti derken, başka yerinde çıkar. Biri iyileşti derken, öteki geri bulaştırır. Kısır döngüye girersiniz. Kediniz bu kadar agresifse, ketoral ile yıkamak zorunda kalırsanız, asıl işkence sizin asıl o zaman başlar. O noktaya gelmeyin diye söylüyorum. Siz bilirsiniz. Geçmiş olsun bebişlere.

Anne sokak pisisi. Kıyamayıp aldım eve. Benim kedim olsa neyse, bazı şeyleri yapmak kolay olurdu. Yıkamak falan kabus olur. Yerleri sileceğim ama sık sık. Teşekkürler.

Benim keditoviçlerden biri mantar olduğunda veteriner iki hafta süreyle 1/4 ketoral ve 1 immunex yutmasını salık verdi günlük olarak. mantar bağışıklık sistemi zayıflayınca çıkıyor kedide.

bizimki insana geçmeyen cinstendi ama uğraştıktan sonra elini ketoral şampuan ile yıkamak isteyebilirsin. ayrıca ketoral damlatılmış nemli bezle mantarlı alanı silerdik biz, iyi gelmiş olabilir.

kendiliğinden durmaz bu arada yayılması. harekete geçmen gerek. yavru kedilerde daha sık olurmuş mantar bir de.

shameless.

shameless çok daha kaliteli bir dizi ama çerezlik denilemeyebilir, diğerlerinin yanında biraz ağır kaçar. kesinlikle izle ama çerezlik istiyorsan how i met your mother, it crowd, seinfeld falan deneyebilirsin.

Zor bir soru gerçekten. İkisi de birbirinden keyifli ve doludur. Ama şu günlerde Entourage daha iyi gider sanki.

kesinlikle shameless.

Her ikisi de çok güzel diziler ama direk komik olmak üzerine kurulu değil.
The office, It's always sunny in philadelphia, IT Crowd, community gibi diziler daha istediğin tarz gibi.

konuyla alakasız,shemales diye okudum bir anlık "amk millet neler soruyor" dedim.Hacı buradan sana sövdüğüm için özür diliyorum.

Modern family'yi tavsiye ederim çerezlik istersen. Shameless kesinlikle komedi dizisi diye başlama dramın allahı var aslında.

entourage. hem bittiği hem de eğlendirdiği için. shameless komik olmuyor çoğu zaman.

edit: üstünden kaç gün geçmiş, ben de atladım salak gibi -.-'

edit ii: office de iyidir, tam çerezlik.

the office'e başladım tavsiye üzerine :)

vallahi erkeksen net entourage diyecek idim ama başlamışsın bile :p

sorun olacağını sanmıyorum.
anneniz çalışsa da sonuçta geldiğinde ilgilenir, dolaştırır hiç değilse.
eğer dediğiniz gibi iyi bir köpekse daha da şanslısınız, sizin düzeninize ayak uydurur.

bence onlarda kalacağına alın.

köpek sorumluluk, evet.
ama sorumluluğunu bilen birine benziyorsunuz.
zaten bir süre sonra iyice benimsiyorsunuz.
tatile gidecek olursanız onu da alır gidersiniz.
artık köpek kabul eden çok fazla yer var.

o kadar abartılacak bir yanı da yok aslında.
hele karşılığında alacağınız sevgiyi düşünürsek.

sonuçta düşünürseniz hayatınızdaki herkes sorumluluktur.
yani o kadar da kafaya takmayın.
insan seçimlerini şartlarına göre yönlendiriyor gerektiğinde.

tuvalet eğitimi alabilir.

işte güzel güzel protesto etmemize izin vermediği için hükümete muhalifiz, sanırım iki soru da cevaplandı

hükümette eleştirinin hiç bir türüne tahammül yok, protestoları da polis gücüyle bastırmaya çalışıyor

insanlar da bu insanlık dışı uygulamalar yüzünden daha da kalabalıklaşıyor tepki gösteriyor

böyle bir döngü

bence ilk soru hala cevaplanmadı. neden müdahele ettiğini ben de anlamıyorum.

- polis gruplara 1-2 saat süre veriyor sonra dağılın diyor. insanlarda dağılmıyor ve polis abartı bir şiddet ve gazla müdahale ediyor. çünkü emir geliyor. ha bunun en büyük nedeni öyle berbat şehirler tasarladık ki 20 milyonluk şehirde 1000 kişi bir araya geldi mi olay var sanıyorsun, 10.000 kişi ordu gibi görünüyor. çünkü insanların toplanıp birşeyleri protesto edeceği meydanlar yok, yollara çıkılıyor, poliste saçmalıyor ortaya bu görüntüler çıkıyor.

-ikincisi ak parti hükümeti öyle bir algı bıraktı ki bizde bu meydanlar olsa ve insanlar protesto için toplansa onları bile dağıtacak kadar kötü bir politika izliyor. dışarda zulme hayır, süper kıyak büyüyen gelişen modern türkiye imajı, içerde astığım astık kestiğim kestik çaldığım düdük hesabı lord gibi takılma peşinde. e yeter artık.

Eleştiriyi kaldıramayan insanlar vardır ve eleştirilince büyük tepkiler verirler. Bir de istediğini alamayınca ortalığı yıkan çocuklar. İşte tam bu tepkilerin ulusal boyutu bu şekilde oluyor. Polisin aşırı müdahale etmeme hakkı var. Suç teşkil eden emre karşı gelebilirler ama burada kadrolaşma, işinden olma gibi duvarlar var. Bunlarda müdahalelerin bitmesine ya da şiddetinin azalmasına engel oluyor.

abi bak kendimde gittim eyleme, kendimde gözümle görüp yaşadım. yani oturduğum yerden sallamıyorum dediklerimi.

protesto etmek yasal hak. yani yüz kişi, bin kişi toplanıp yürüyüş yapabilir, slogan atabilir. sınırları aşmamak şartıyla. protesto yapan eylemciler sağa sola saldırdı mı tamam, polis müdahale etsin. çoğu yerde eylemciler tamamen yasalar çerçevesinde eylemlerini yaptıkları halde, sırf protesto ettikleri şey tayyip ve onun zihniyeti olduğu için pkk'lı eylemci muamelesi görüyorlar. zaten yeni nesil polislerin nerdeyse hepsi tayyip'in oyuncağı, kölesi. can atıyorlar eylemcileri sikip atmak için. ellerinde güçte var. ee ne oluyor böylece? faşizm. bir paragrafta çözdük bilmeceyi.

Sevdiklerinden yapiyorlar ben biliyorum. Tanisaniz cok iyi insanlar
Onlar da emir kulu be abisi

abi insanların protesto edeceği alan kavramı da yeni çıktı. o ne demek ya? istanbul'a bir çöl yapalım o zaman, protestolarımızı orada yapalım, kendimiz çalalım, kendimiz oynayalım, kimsenin haberi olmasın. protesto dediğin meydanlarda yapılır. tüm dünyada böyle. türkiye'de ise miting alanı saçmalığı var.

Güzel güzel protesto edemiyorlar. Daha doğrusu bilerek etmiyorlar. Amaçları polislerin onlara saldırmasını sağlamak. Böylece milleti galeyana getirmek. Amacı protesto olan adam bu akşam kadıköy de direniyoruz der mi? Bu akşam kadıköy de eylem yapıyoruz der.

Protesto yapacaksan izin alicaksin diyor b zihniyet. Ha almadın mı ? Ozman sana 1-2 saat izim veriyor sonra dagilmani istiyor hakli olarak cunku o bolgedeki insanlar bu protestolardan zarar goruyor. Orn:taksimde esnaflar 1 hafta kepenk acamadi nerdeyse. Is yapamadi evine ekmek goturemedi vs vs.
Gaz adam festivali yapilacak dendi izin alindi yapildi orada insanlar sloganlarinida atti eylemlerinide sergiledi. Herhangi bir mudahale oldu mu hayir .

Amaciniz hep akp zihniyetine sallamak sizin. O polisler evine ekmek parasi goturcek insanlar. Amirlerinin emirlerine uymaktan baska hic bir ustunlugu yok.

Amacı protesto olan adam sağı solu ateşe verir mi? Polise taş atar mı?
Amacı protesto olan adam eyleme havai fişekler ile gelir mi?
Amacı protesto olan adam elinde demir bilyeler ile mi gelir?

Bence şu ana kadar polisin tek gereksiz müdahalesi 31 Mayıs gecesinde idi.

Sen benim sokağıma benim otobüsüme benim opera binama zarar verirsen polis de sana müdahale eder.

sadece protesto yapılacak olsa, polisin müdahale edilmeyeceği ve kargaşa çıkılmayacağı medeni bir şekilde eylem yapılıp dönüleceği garantisi olsa bu direnişci gençlerin yarısı gitmez oraya.

çünkü büyük bir kitlesi direnmekten çatışmaktan zevk alıyor bu gençlerin, kendince eğleniyorlar bile belkide.

polisin müdahalesi de kesinlikle siyasi planlar doğrultusunda oluyor bence.

yani direnişçilerle kedi far gibi oynuyorlar, ya gençler enerjilerini atsın daha büyük yada tehlikeli eylemlerde bulunmasınalr diye danışıklı dövüşüyorlar. yada görüntüleri haberleri vs siyasi olarak kullandıkalrı için yapıyorlar.

hatırlayın günlerce süren gezi direnişini, millet neredeyse devrim oluyor sandı :) günlerce polis bir ileri bir geri çatıştı direnişçilerle.

birşeyler unutturuldu, yada gündem değiştirildi. gerekli olan görüntüler vs toplandıktan sonra artık ihtiyaç kalmayınca yarım saatte boşalttılar gezi parkını.

ben de artık bazı göstericilerin polisin müdahalesinden neredeyse eğlendiklerini düşünmeye başladım.
2 akşam önce kadıköy deki direnişle ilgili öyle yazılar vardı ki, sanırsın kadıköy vietnam, polis amerikan askeri?

yok işte "polis bu hatayı yapmayacaktı, kadıköy den çıkamaz","kadıköy ü kaptırmayız, kadıköy ün ara sokaklarını bizden iyi bilmiyor polis", "polis kadıköy e girerek sonunu hazırladı" vs...

arkadaşlar noluyoruz?

şunu belirteyim öncelikle, protesto anayasal bir haktır. kimse kimseden izin almak zorunda değildir protesto hakkını kullanmak için, bu 1. ha protestosular etrafa zarar verir, o zaman polis gözetim altında (!) tuttuğu protestosuları uyararak dağılmalarını sağlamakla yükümlüdür. etrafa zarar vermiyorsa, şikayet yoksa o polis gitsin bi yeriyle oynasın tatmin olmak istiyorsa.
erdoğan ise hasta. polis akademilerinde kadrolaşmanın dibine vurmuşlardı zaten, ki yakın bir akrabam da hiçbir şey olamadı gitti polis oldu oradan biliyorum, ağır yobazdı, tayyibin köpeği oldu. tayyip tut diyor, polis tutuyor. esada laf söylüyor ya tayyip, dün akşamki konuşmasını izledim bloomberg'de, yemin ederim karşımda aklı başında, ne dediğini bilen, sakin ve zeki bir adam gördüm. bu sıfatların hangisini tayyipe yakıştırıyorsunuz ki?

eylemcilerin etrafa zarar verdiğini savunan arkadaşlara, özellikle pause'a yazıyorum:

gezi olaylarından beri kadıköy'de sürekli yürüyüş, yoğurtçu parkında sürekli forum düzenlendi.
dün değil evvelki gün polis müdahale edinceye kadar hiçbir yerin camı bile kırılmadı.

eylemciler sağa sola saldırmasa böyle olmaz derken ne kast ettiğinizi anlamadım.

gezi parkı da aynı şekilde.
müdahale olmayan günlerde hiçbir olay olmadı o çevrede.

kendi kendinize atıp tutmayın.
bu ülkenin halkı 3-5 kişi bir araya geldiğinde sağa sola saldıran, ağzından salyalar akan barbarlar mı?
viking miyiz biz?
onlardan mı öğreneceğiz medeniyeti, oraya buraya zarar vermemeyi?
polise mi kaldı bizi "dizginlemek"?

o zaman caddelerde sokaklarda falan da nasıl yürüyeceğimizi öğretsinler.
insanlar çiçeklerin bile üstüne basmıyor.

kendinizi kandırıyor olabilirsiniz de, herkes aptal değil.

1- polis müdahele ediyor çünkü protestocular a.k. partisi'nin görüşlerini eleştiriyor. izinsiz gösteriyle, yol kapamayla alakalıysa geçen hafta suriye için eminönü meydanı protestocular tarafından saatlerce kapanınca polis ne yapıyordu. israil konsolosluğu önü levent sapağı durmadan protestoyla kapanınca polis niye müdahele etmiyor?

2- olayları gezi parkı veya protesto hakkına indirgemek tüm resmi görememek olur. temel hak ve özgürlüklerinin birer birer elinden alındığı bir konjonktürde farklı şekilde davranmak biraz zor.

enflasyon ? ekmek de 20 kuruştu 75 kuruş oldu. bak bu da 3-4 katına çıktı. sorun yok. sayıya değil alım gücüne bak.

istanbul'da son 10 yıl içinde ev kiraları anlamsızca artmış durumda.
neredeyse sadece kira ödemek için çalışılıyor.
rayiçler anlamsızca yükseldi.

mesela eskiden gelirini üçte birini kiraya veriyorken, şimdi üçte birini veriyor gibisin.

kiralar zaten uçuk da,ev fiyatlarından bahsedeyim,
geçen yıl 70.000 olan ev şu an aniden 230.000 oldu.
ya da kiradan örnek vereyim,
geçen yıl 400 tl olan ev bu yıl 900 tl oldu.

bulunduğum ilde 1 yıl hatta daha da kısa süredeki artış bu.
sebepse,suriye.

*enflasyon vs elbet vardır ama bulunduğum yerdeki ani artışların en büyük nedeninden bahsetmeye çalıştım.

uzun hikaye evlat. bu arada çocuklugun geçtiği yıllara bak... ufaktan mezar yeri beğenmeye başlasam iyi gibi.

süt laktik asitten dolayı iyi gelmez dediğin gibi. yoğurttanda uzak dur. validenin annesi türk kahvesi yada filtre kahve içiyordu iyi geliyordu. kısacası black coffee dediğimiz siyah ve sert bir kahve içmeyi dene.

çok geçmiş rock n roll

gibson rules,çok teşekkür ederim :)

Bol su ic. Etiform, galeta, leblebi gibi seyler ye tatsiz tuzsuz. O asiti bastiriyorlar.
Gecmis olsun.
Imza: 7 yildir 7/24 gastrit ceken kiz.

gastritin varsa miden yandığında sadece 2 tane küçücük yudum süt içeceksin.
önce küçük bi yudum, sonra bi küçük yudum daha şeklinde.
bir bardak süt içmemen lazım yani.

bana sorarsan kahve de içme, midemin yandığı dönemlerde kahve içinde midem daha çok yanar.
ama bilemem belki terslik bendedir.

geçmiş olsun!

prinkipodelisi,blatta hiberna,teşekkürler

böyle durumlar için murlaka rennie bulundurun yakınınızda. ben birkaç kez çiğnedim ve birşeyim kalmadı. oldukça etkili bir hap.

rahatsız olmayacağın derecede soğuk su iç miden yanıyorsa.
geçici tabi bu çözüm olursa.

şu an için bir çözüm olmayabilir ama yarın bir adet gaviscon alırsan çok iyi gelecektir. bir tür şurup bu. yemek borusunda ve mide çeperinde bir tabaka oluşturuyor ve yanmayı anında kesiyor. şurubu içtikten 5 saniye sonra yanma kesilecektir.

bol şekerli çay.

Sorun yok. Bunu ilk senden duymuyorum.
Yemeğini bir gece önce, ya da imkanın varsa gündüz yap. Pişir soğut buzdolabına koy. Acıkınca ye.
Ben üniversite öğrencisi iken ev arkadaşımla saat 11-12'de eve geliyorduk. ikinci öğretim malum. elimizde ağır ya, yemek ancak gece 1'de hazır oluyordu. Yiyemeden aç aç yatıyorduk. Ama ertesi akşam saldırrr :D

kendi yaptığı yemekten iğrenmek farklı bir şey, yemek yaparken kokusundan doyup iştahının kapanması farklı bir şey.

sanırım seninki ikincisi.
ilki daha psikolojik bir durum.
ikincisi normal.
kokudan kaynaklanıyor.
ben de yemek yaparken doyarım mesela.
herkes yer, ben 2 saat sonra acıkır, tekrar ısıtırım :)

o kedinin pireden kurtulma hareketi değil.
muhtemelen kızışma dönemindeki bir dişi kedidir.
öyle yerlere yatar, oraya buraya sürtünürler.
kuyruğunu dik tutup, sırtını kambur yaparak kafasını ve devamında boynunu, vücudunu sürtüyor değil mi?
çok tipik bir harekettir.

pireden kaşınan kedi oturup arka bacağıyla köpek gibi kendini hırt hırt hırt kaşır.

size cilve yapmış o.

zaten muhtemelen pirelidir sokak kedisi olduğu için, ama onun piresi de size gelmez merak etmeyin.
gelirse de ancak kucağınıza falan alırsanız üzerinizde kalır.

blatta hiberna+1

:) pireden rahatsız olmamış o sevilmek istemiş, hayvan piresi insan üzerinde yaşamıyor, size gelmiş olsa bile ölmüştür ama öyle bir sevmeyle zaten insana gelme ihtimali yok. ben aynı evde pirelenen kediyle yaşadım bana gelmedi yani.. sizinki psikolojiktir.

pire isirigi sivrisinek isirigi gibi olur, pire isirdiktan sonra da duser, insanin ustunde kalip devamli isirmaz. isiriklar yoksa psikolojik, ki, bu kadar isirilmis olmaniz imkansiz bu kadar surede, bence problem yok.

Kedi ve köpekte bulunan pire insana pek bulaşmaz, sebebi de hayvanların tüylerinin onların yaşamasına daha uygun olması. Kedinin üzerinde pire varsa size geçmez yani merak etmeyin. Ben bunu bildiğim halde ben de pireli kedi sevdiğimde psikolojik olarak kaşınıyorum ama sonra kafam dağılınca kalmıyor bir şey :)

Yukarıda söylenmiş ama bir kısmı maalesef efsane. Geçen aylarda bir duyuru açmıştım nickime tıklarsanız, kedilerle içli dışlıyım, bir gün bacağımdan başlayıp parmaklarıma kadar yayılan kabarcıklardan ötürü doktora gitmiştim. Ölümüne kaşınıyordum ve pire olduğunu öğrendim, sinek ısırığından çok daha büyük oluyor bunlar, sizinkiler de öyleyse eğer bi cildiyeye gidin alerjik kremler ve alerji hapı yazsın.

evet aynen öyleydi hareketleri. kuyruğu yürürken falan da dimdikti hep, yere 90 dereceydi bildiğin. kafasının üstünü ve vücudunu okşayıp kaşıdım biraz, o da ön patilerini kaldırıp baktı bana öyle, ben pek anlamadım fakat arkadaşımın dikkatini çekmişti. bu sanırım cilve oluyor değil mi :)

sağ elimle 15-20 saniye kadar sevmiştim kediyi, eve gidince de yıkadım zaten. gece öyle kaşınma olmadı fakat bugün hala bacaklarım, kollarım ve özellikle saçlarım kaşınıyor. gözüme bir ısırık çarpmadı. kaşınan yerlere baktığımda da bir şey göremiyorum, zaten göreceğim şey neye benziyor veya gözle görülen bir şey mi onu da bilmiyorum.

pire görülmeyen bir şey değildir, siyah minik bir hayvan işte.

öyle 15-20 saniye sevmeyle de size gelmiş olamaz. gerçekten anlamsız şu anda kuşkunuz. sevdiğiniz kediden sizin üzerinize pire atlasa zaten görürdünüz. onu geçtim hayvan varsa zaten kediye yapışıktır kolay kolay onu bırakıp size de gelmez. zaten sizin vücut ısınızda da yaşayamaz ölür. daha çürütecek sebepler yazabilirim inanın.. ama değil işte uğraştırmayın daha:)

sevdirmek istemiş belli ki kendini. kedidir tabii ki sürtünecek o kaşınma hareketi bile değil dediğiniz gibi mutlu kuyruğu havada ve sevdiriyor. budur.

:)) tamamdır teşekkürler.

@gebere jackson:

sadece okşayıp sevmekle öyle bir pire bulaşmaz.
siz kedilerle içli dışlıyım diyorsunuz.
parmağının ucuyla sevmekten kremlere, ilaçlara gerek olacağını sanmıyorum.

ki zaten sizinki sıra dışı bir örnek, yani işin normali öyle değil.
ben o kadar kediyle köpekle uğraşıyorum, hayatımda hiç pirelenmedim mesela.

us

us

us

us.

uk izlemedim, us bitirdim. us.

kaçımız ikisini de izledi?

neyse, us zaten.

uh

oh

birleşik devletler versiyonu

Uk

Cunku bi mal benim.

Us tabii ku, uk izlenmez bu saatten sonra

0212 319 4242 - 2001 i arayıp sorun

her belediyede var, ama sahipli kedilere belediyeler normal fiyat uyguluyor bildiğim kadarıyla.
sokak kedilerine falan ücretsiz ya da indirimli oluyor.
siz yine de bir sorun.

chinchilla zor kedidir.
veterinerle, normal bir kedi sahibine nazaran daha çok haşır neşir olmanız gerekecek yüzde 85 ihtimal.
o yüzden kısa süre içinde iyi ve güvenilir bir veteriner bulun kendinize.

acelen yoksa biraz bekle, altın bu aralar çok düşük.
şu suriye durumu falan anlaşılsın, ondan sonra bozdurursun.

bu arada hayırlı olsun, mutluluklar dilerim.

çok anlamam bu işlerden ama bankalardaki fonlar en karlısı oluyor. bunları uzmanlar yönlendiriyor. fonun içinde bir miktar devlet tahvili, bir miktar döviz, bir miktar da altın oluyor. piyasadaki değişikliklere göre bunların oranlarını değiştiriyorlar.

sen her gün tek tek hangisi karlı diye takip edeceğine adamların işi bu. karlı olana geçiriyorlar paranı.

Kesin bozdurcaksan azcik daha bekle amerika suriyeye mudahale etsin 1 hafta icinde bozdur direk.

ingilizce türkçe için normalde 200 kelimesi 3-4 liradır.
ama türkçe'den ingilizce'ye olduğu için çift kaşe uygulanır.
yani iki katı.

bu arada düz metin çevirileri genelde karakter sayısına vs göre hesaplanıyor.
benim tavsiyem 3-4 çeviri bürosunu arayıp kendin çevirtecekmişsin gibi fiyat istemen ve onun ortalamasını alman.

çeviri bürolarının freelance çevirmenlere uyguladığı tarife, 1000 karakter için ingilizce - türkçe 5 veya 5.50 tl; türkçe - ingilizce çevirilerde de 5.50 ya da 6 tl olarak seyreder. çevirmenin 7 lira'ya çıkması durumunda da çok sıcak bakmazlar iş vermeye. yine de 1000 karakter için 7 tl önerebilirsiniz, şansınızı deneyin. çok fazla bulurlarsa, 6'ya indirirsiniz. pek bir kaybınız olmaz; zira 80 sayfa işten oldukça fazla kazanç elde edersiniz.

asistanlara sayfası 10tl den yapıyorum ben çeviriyi ama ingilizceden türkçeye. fikir açısından söyliyim dedim, naçizane :)

kafasının altında. öteki türlü uyuşuyo her şekilde.

partnerin boynunun altından geçebilir mesela?
biraz yastığın aşağısına doğru yatarsa, yastığın boşluğuyla boynun altından geçer.
böylece partnerin çene kısmı kolunuzun üzerine gelecek şekilde durur.
ama tabii buna fiziksel özellikler vs etki eder.
her çift için geçerli olmayabilir.

ya da mesela sol kolunuzu yukarı doğru uzatabilirsiniz.
ama her ihtimalde hareketsiz kalan kol uyuşur muhtemelen.

mesela:
www.itusozluk.com

sağ el bir memede, sol el diğer memede.

mesela kolumu boyun altından geçirince de kız sanki rahat uyumuyormuş gibi geliyor.

Boyun altindan gecirip sag meme

kadın spiral taktırabilir. uzun süreli koruma sağlar.

ağza yüze boşalın.

en güzeli dişi için tüp ligasyonu, erkek için vazektomi. tek geçerim

ps: çocuk hiç olmamacasına yalnız

(bkz: vazektomi)

halk arasındaki tabiriyle taşak bağlatma.

diğer yöntemler sandığın kadar korumaz. macera arama.

vazektomi yaptırın siz kardeş.

Bunlar dışında geriye ya kocakarı yöntemleri, ya da cerrahi operasyon kalıyor. Düşük bir olasılık olsa dahi prezervatifin bile %100 koruma sağlamadığını düşünürsek, bağlat kurtul.

@ok by aylık iğneler de doğum kontrol haplarıyla aynı şey, yan etkileri de aynı. adam hap istemiyoruz demiş o olmaz

@ok by hapa göre sadece her gün uğraştırmama gibi bir avantajı var, geri kalan her şeyi aynı diye biliyorum ben, bakayım yine de

spiral en mantıklısı.

o aylık iğneler doğum kontrol hapından daha hafif nasıl olabilir?
doğum kontrol hapında her gün küçük dozlar halinde aldığın hormonu, o iğneyle toplu olarak alıyorsun.

sonuçta bir iğne oluyorsun ve bütün bir ay boyunca korunuyorsun.
ne kadar hafif olabilir ki?
bence en azından doğum kontrol hapından daha hafif olamaz.
ama bir araştırmak lazım onu da.

enseye ayda yılda bir o bıdıyı döküyorum.pıtır pıtır döküyor o.bi daha da hiç görmedim.birden fazlaysa kediniz birinde bişeyi yanlış yapıyosunuzdur.ondan da diğerlerine atlıyodur tekrar.

iki tane var. ikisine de pire damlası yaptım aynı anda. birbirlerini yalama gibi bir durumları olmaz. bu aralar kavgalılar zaten. pire damlası da kaliteliydi. 30 lira tanesi veterinerde satılan tüp şeklinde. yani pire damlası yapınca hiç gelmemesi lazım diye biliyorum.

kaliteli ve doğru düzgün bir aşıyı veterinerinize yaptırın.
yanlış uyguluyor olabilirsiniz.
evimde 8 kedi var, bundan daha etkili bir şey daha görmedim.

frontline iyidir.

eğer veterinere yaptıramam diyorsanız frontline alın ve doğru ölçüsünü öğrenip, tüylerini aralayarak direk olarak derisine damlatın.
veterinerinize sorun, bazı durumlarda kısa süre sonra tekrar etmek gerekebiliyor.

kedi yıkanmaz, kulaktan dolma şeyleri dikkate almayın.

veterinerinize markasını sorun hatırlamıyorsanız.
frontline yaptırın.
pire durumunun geçmediğini söyleyin.

eğer yine olmazsa bir süreliğine pire tasması takabilirsiniz.

aşıdan sonra üzerinden düşen pireler ölü olur zaten.
kedi pireli kalırsa eve yayılabilir de, pek rastlanan bir şey değil o yüzden panik olmayın.

gerekirse başka bir veterinere danışın.


edit:
kedileri dışarı bırakmayın. (eğer bırakıyorsanız yani)

benim kedim deli gibi pirelenmişti, evdeki halıdan pireler zıplıyordu her yerdelerdi, bacaklarım kıpkırmızıydı kedi piresi insanı ısırmaz diyenlere çok güzel laflarım var.
kediyi veterinerde ilaçlattıktan sonra, ense damlasından bahsediyorum. eve chrysamed kullandım her yere sıktım bunu. kokusu yok su bazlı bir ürün ve pireler gerçekten yok oldu. isterseniz araştırın. gerçekten işe yarıyor ve hayvanlara zararsız. o günlerde yaşadığım sıkıntıları anlatan duyurum için; (bkz: #496830)
sonradan bi kere daha pirelendi eşşolueşşek o zaman bu chrysamedi bulamadığım için mecbur evi ilaçlattım. Bu da şıp diye çözüverdi pire problemini. Evi ilaçlattıktan sonra bir daha yaşamadık öyle şeyler.

edit: Siz kedinize ense damlası yaptırdığınızda sadece üzerindekileri öldürüyorsunuz. Ancak evde her yerde sizin görmediğiniz yumurtalar var, onlar bir süre sonra pireye dönüşüyor ve problem yeniden başlıyor. Bu şekilde sorunu çözemezsiniz. ense damlasını koruyucu olarak kullanın, öncelikle evdekileri yok edin. Çünkü pireler için kedi sadece konaktır.

arkadaşlar, dışarıya bıraktığınız kedilerinize pire tasması takarsanız pire kediye gelmez.
gerçi dışarıda dolaşan kedilerin tasmalı olması oradan buradan atlayacakları zamanlarda sakıncalı olabiliyor.

ama pire damlasını evden çıkan kediler için en azından 2 ayda bir düzenli yaptırmak lazım.
ihmal etmezseniz pirelenme diye bir şey olmaz.

kedileri dışarıya bırakmıyorum. bir iki defa kaçtı yakalayıp getirdim. mahallenin kedileri biraz psikopat. zarar veriyorlar.

olmadı ben yarın veterinere danışayım. şu sprey markalarını falan bir inceleyeyim. bakalım.

Sorununuza cozum yolu bilmiyorum. Sadece onemli bir hatirlatma yapacagim. Ense damlasi uygulandiginda 2-3 saat kedilerinizi birbirine yaklastirmayin hatta mumkunse ayri odalarda tutun. Damlayi yalamalari toksik etki yapiyor. Gecen gun veterinerde bir kedicik bu yuzden hayatini kaybetti gozumun onunde.

kedin hasta olmus panpa. bokun icinde regl kani ne arasin. ha midye dersen o ayri bak.

@tezek

o da doğru amk. regl olsa bokun içinde ne işi var? bunu veterinere domalmadan nasıl hallederiz acaba? son dönemde iyi sikti beni adam. öğrenci halimle son bir ayda 700-800 lira kedilere masraf yaptım. kaç aydır bursları veterinerlere veriyorum aç kaldım off off.

yuh. bugunki kacinci kanli kedi vakasi bu? bence 1 eylul'le alakali bir durum bu.

kediler adet gormez.. veterinere gotur bence.

@foolrules

abi iyi diyorsun da götürünce direk 35 lira muayene ücreti artı 200-300 ne tedavi yapacaksa bir şeyler sokacak biliyorum. zaten 100 lira kadar borcum kaldı ayın 8'inde vereceğim dedim. bir de bir şey çıkmaz sonra götüme girer. bu kevaşeler yüzünden kırık dişim var onu bile yaptırmaya gidemiyorum. çok ciddi bir şey midir? yani veterinere götürmeden tabiki bilemeyiz ama ne bileyim.

bir de dün pire damlası yaptım. yan etki falan olabilir mi?

hayvan kan sıçmış! tabi ki çok ciddi bir şeydir hocam o nasıl soru? o 200 300, gerekirse 500 lirayı bayılacaksın valla...

ben sözlükte bir başlığa iliğimi kuruttu ibne veterinerler gibi bir şey yazmıştım da, bir abimiz veterineri bulup, indirimi yaptırıp bir de beni arabasıyla alıp götürmüştü. aynı sorun için daha önce 300 lira vermiştim, 20 lira verdim. belki denk gelir öyle bir şeyler. şansa bağlı.

veterner fakültelerine gitmeyi deneyebilirsin bu arada, nispeten ucuz olur. şehir söylersen ucuz ve güvenilir vet de buluruz belki

bunca yıllık duyurucuyum ilk defa bir saatte 3 kanlı kedi sorusu gördüm. aynı kişi diye mi baktım şaşırıp :)

yanlış anlamayın,sorun tabi. ama çok tuhafıma gitti :)

kakasının durumu nasıldı?
ishal ya da kabız gibi bir şey olduğu söylenebilir mi?
eğer öyleyse muhtemelen bağırsakların tahriş olması sonucunda ufak bir kanama olmuştur.

bazı kedilerde nedensiz oluşan ve arada bir kanamaya yol açan bağırsak hastalıkları olabiliyor.

kakayı atmasanız iyi olurdu, tahlil yapmak isteyebilir veteriner.

bunun dışında yemesinde, içmesinde, oynamasında sorun yoksa ve ateşinin çıkması gibi şeyler olmuyorsa büyük ihtimalle dediğim tarzda bir şey, ama yine de bir göstermek lazım maalesef.

ben de normalde böyle bir durumda çok endişelenirdim. fakat biraz belki özele girecek ama bir kaç ay önce aynı durumu ben de yaşadım ve bir doktora gitmedim. üç dört günde kendiliğinden geçmişti.

son dönemde mamasını çok değiştirdim, arada ciğer falan yaptım arada mama verdim saçma bir durum oluştu. kakası biraz sulu bir durumda. o yüzden pek endişelenmedim açıkcası.

kızın durumu her zamanki gibi. atlıyor, zıplıyor, rahat bırakmıyor. görünürde hiçbir sıkıntı yok. ateş falan da olsa anlarım sürekli kucağımda.

ahahah :) olm sacmalama kendinle kediyi bir mi tutuysun.

veterineri degistir, anlasilan o ki yoluyor seni ve bu kadar paracil bi veteriner kediden de anlamiyordur muhtemelen.

ama mutlaka veterineri doktora, kedini de baska bi veterinere gotur.

kanın renk tonuna göre kanamanın nerede olduğunu anlayabilirsin
açık renkli ise anüse yakın bir yerlerde, koyu renkliyse bağırsak ve mideye doğrudur genelde. ve evet veteriner görmesi şart. daha insani veterinerler de var. bu kadar büyük masrafları taksitlendiren filan en azından.

Kan olayı bizimkilerde de vardı. parazitten kaynaklanıyordu. parazit hapı yeterli olmuştu. o da 10-20 lira birşey zaten. Başka bir sebebi de olabilir tabi. Daha insancıl fiyatları olan bir yere göstermekte fayda var. Nerede olduğunu söylersen belki yer tavsiye eden çıkabilir.

çok değişkenli bir soru;

ilk olarak ayrıldıktan sonra nasıl gecineceksiniz?

dilediğiniz bir işi hemen bulabilecek misin?

lokasyon kaygınız var mı?

vb...

bir süre çok rahatlarsın ama iş bulma süreci uzarsa onun sıkıntısı olur.

yeni iş bulmadan ayrılma eğer çalışmak zorunda olduğun bir düzenin varsa. bir süre para ihtiyacını kısıtlı da olsa karşılayabileceğin bir gelirin ya da ailenin yanında kalma imkanın varsa bırak. ama ben olsam yeni iş bulmadan bırakmam.

birikmiş param var evli değilim evim kira değil giderim yok işimde çok mutsuzum

maksimum iş bulma süreni bi değerlendir öyleyse ve birikmiş paranın bu süre içerisinde sana yetip yetemeyeceğini hesapla. ona göre bırak madem bu kadar mutsuzsun.

bence işinden ayrıl ve bu süreçte kaybettiğin yaşam enerjini bir nebze olsun geri kazan, sonra sahalara geri dön.

yaşam enerjini geri kazanma sürecin maddi imkanlarınla doğru orantılı.
onu düzenlemek sana kalmış.

ama hayatına anlamsızca mutsuzluk çekme.
işini seven ve mutlu bir şekilde para kazanan çok insan var.
para kazanmak için mutsuz olmak zorundasın diye bir şart yok yani.

aha bu benim resmen. abi ayrıl hemen, sonra çok mutlu olacağın tamamen zıt bir firma seni kapıyor kendiliğinden, denendi onaylandı.

ha bi 4-5 ay geçmesi gerekiyor ama, o sırada da iyi dinlen pozitif ol gez dolaş fazla giderin yokmuş madem, bende 5 kuruş yoktu bu süreyi paso gezerek harcamayı başardım sen hayli hayli yaparsın :D

eğer maddi olarak bir sorumluluğun yoksa, yani 4-5 ay en az gelirsiz yaşayabilirim diyosan ayrıl.
ben yapmıştım zamanında, aşırı mutsuzdum. pişman değilim. Çok daha iyi bi yere girmiştim. Ama ailemle yaşıyodum ve masrafım yoktu.

kedi-köpek kenesi insana gelmez

bir de bildiğim kadarıyla o ilaç kenenin tutunmasını engelliyor gibi bişey (veteriner dğeilim). biz kendi hayvanlarımıza yaptığımızda 10-15 dk sonra üzerlerinden keneler birer birer kaçıyordu

ilaçlama ekibine gerek yok.
yazın böyle şeyler olabiliyor.
benimkinden 7-8 tane çıkmıştı bir kere.

kenenin hayvanın üzerinde dolaşmaması ve hayvana yaklaşmaması için pire-kene tasması kullanmanız lazım.

o ilaç sadece kene hayvanı ısırdığı zamanlar için etkilidir.
üzerinde dolaşmasına engel olmaz.

köpeği dişleri sık olan bir fırçayla tarayın, üzerinde başka varsa görürsünüz.

yalnız pire-kene tasmasının çok kaliteli olması lazım.
bir sürü var, ama çoğu işe yaramıyor.

hatta bunu söylemediği için ben olsam veterinere fırça bile atardım.

bir de, dolaştırdığınız yerlere dikkat edin.
genelde bazı yerlerde çok fazla kene oluyor.
nereden geldiklerini anlarsanız, oralara çok sokmazsınız köpeği.

Site içinde dolaşıyoruz pazartesi durumu söyleyeyim yeşil alanlara ilaçlama falan yapsınlar olmadı. Pire-kene tasması olarak paraband en iyisi sanırım, ondan sipariş edeyim. Bu sabah furminatorle taradım üzerinde bir şey yok da evde dolaşırken görünce kötü oldum :(

Ev içerisine sıkılabilecek spreyler var mıdır acaba?

evde hayvan besleyip bu tip olaylarla karşılaşacağınız bilincinde olmamak garip. her kene kırım kongo kanamalı ateşi virüsü taşımaz. hatta çoğu kene taşımaz. telaşlanmayın. kene ise hayvanlarda bolca bulunabilen kolaylıkla üreyebilen bi canlı. hayvan beslemenin doğasında var zaten bu.

Her kenenin kırım kongo kanamalı ateşi virüsü taşımadığının bilincinde olacak bir mesleğe sahibim zaten ama kenelerle bulaşan tek hastalık kırım kongo kanamalı ateşi değil.

köpeğin üzerinde yoksa zaten yoktur başka.

bundan sonra eve girmeden önce apartmanın önünde falan şöyle bir bakıp öyle eve sokun ve ilaçlama vs yapılmadan çimenlik vs tarzı yerlere pek bırakmayın.

bizimkinin tüylerinin arasına bir kere çekirge bile saklanmıştı, bunlar normal icim urperiyor'un dediği gibi.
ama dediğim şekilde önlem alırsanız zaten bu sorunlar da olmayacaktır.

eve sıkılacak sprey bilmiyorum, ama dediğim gibi telaşlanacak bir şey olduğunu sanmıyorum.
köpeğim 15 yaşında.
dediğim gibi, üzerinden 7-8 tane yürüyen kene topladığım zamanları bilirim.
ama hiçbir zaman evi kene basmadı şimdiye kadar.
genelde olanlar ortalıkta duruyor zaten.

iyi bir pire-kene tasması işinizi görür.
yalnız üzerini iyi okuyun.
paketi açınca belli bir süre havalandırmak gerekebiliyor tasmaları.

ilk olarak şunu söyleyeyim: kediyle birbirlerine alışırlar, merak etmeyin.
yani kedi eğer direk olarak saldırmıyorsa, böyle davrandığı köpeğe yavaş yavaş alışır.

bunun dışında sakin yapılı goldenlar var.
benim bir arkadaşımınki de böyleydi, ama benimki canavar resmen.
anlattığınız psikolojik bir soruna benzemiyor.
daha çok sakin bir hayvanı andırıyor.

yalnız kalmak istememesi normal.
henüz bebek olduğu için belki tam anlayamamıştır ne olduğunu, ama biraz yabancılık çekiyor olabilir.

mutlaka çok ilgi gösterin (ama şımartmayın).
yani zaman ayırın, yürüyüşe çıkın, oyun oynayın, sevin vsvs.
ama yine de disiplinli olun, yani seviyorsunuz diye her istediğini yapmayın elbette.

ki zaten şımarık bir hayvana benzemiyor.
ama işte önemli olan kendini güvende hissettirmek.

bana sorarsanız bir sorun yok.

çevrenizde yaşıtı olan bir köpek arkadaş bulun oynasınlar falan bir kendine gelsin. o yaşta o kadar sakin olması hasta olabileceğini düşündürttü ama veteriner bakmış, hasta olsa anlardı herhalde.

birde havaların sıcak olmasından süpheleniyoruz...

ama cidden çok tepkisiz ve isteksiz. başında üç kişi bir tepki almak için şaklabanlık yapıyoruz, şöyle bi bakıp yeniden yere seriliyor. tutup ters çevirince öyle bekliyor istediğin yöne yatır öyle duruyor. ayaklarını oynat falan hiç direnmiyor. belki arada bir elimizi yalıyor onun dışında yatmaya devam ediyor...

o arkadaşımınki de sinir bozucu bir sakinliğe sahipti. :)
yani olamayacak bir şey değil.
yaşadıklarının sonucunda dediğim gibi biraz yabancılık çekiyorsa, e biraz da sakinse böyle olabilir.

sağlık kontrollerini ihmal etmeyin.
kulaklarının duyduğundan, yüzde 100 gördüğünden emin olun, sevildiğini bilmesini ve kendini güvende hissetmesini sağlayın o kadar.
yani böyleyse böyle, yapacak bir şey yok.

içinize sinmiyorsa başka bir veterinere de gösterebilirsiniz mesela.

tuzlu suyla gargara işe yarar

yok ya tuzlu su bana sökmüyo.

bunu dün bir arkadaşa yazmıştım sana da aynısını söyliyim.

taze nane, limon kaynatın cezvede. kaynatın derken tam olarak ölmesin vitaminler hafif dumanı tütene kadar ısıtın. sonra bir yada iki tatlı kaşığı bal ekleyin, karıştırın, içine bir tutam karabiber ekleyin. varsa bir parça zencefil de eklerseniz süper olur. bunu yavaş yavaş için.

içtikten 15 dk sonra dişlerinizi, özellikle arka tarafları ve dili sağlam bir şekilde fırçalayın. gargara yapın ve daha sonra kloroben spreyi bademcik taraflarınıza 5-6 kez püskürtün. yutmayın ama. içindeki karışım tuz ruhu gibi birşeydir. biraz mide kaldırır ama biraz sıkın dişinizi. daha sonra güzelce tükürün ve dinlenin.

bir kaç saatte bir pastil alın ağzınıza. bu şekilde ağrı sızı kalmayacaktır iddia ediyorum.

*ılık adaçayını (demlendikten sonra biraz soğumuş, oda sıcaklığından hafif sıcak) gargara yaparak içmek. (çayı kaynatmıyoruz, onun yerine poşet çay gibi kaynamış suya koyup soğumasını bekliyoruz)
*zencefil en önemlisi. kök zencefil varsa onu pastil gibi emmek, yaş zencefil varsa çiğ çiğ yemek, toz zencefil varsa bir çay tabağı bala bir çay kaşığı karıştırıp macun kıvamına getirerek yemek. (varsa'dan kastım bulunabiliyorsa) bulunmuyorsa doğadanın limon kabuğu ve zencefilli çayı bulunabilirse o.
*karbonat ile gargara yapmak (işe yaramayacak, sadece daha da ilerlemesini engellemek için)
*sıcak değil ılık çorba, çay ve bol oda sıcaklığında sıvı (papatya ve hatmi gibi bitkilerin çayları, hiçbiri yoksa en son ıhlamur)
*eczane ulaşımı bir şekilde varsa tanflex sprey, andorex gargara.
*terlememek-üşümemek

eğer yutkunurken batma varsa:

limonu ikiye bölün, toz şekere bandıra bandıra emin.
1 limon bittiğinde batma geçmiş olur.

her boğazım ağrıyor diyene aynı şeyi yazıyorum, ama ben çocukken doktorumun anneme tavsiye ettiği bir şey ve gerçekten işe yarar.

geçmiş olsun.

hayvan kurtarma derneği var.
zekiye hanım'ı tanıyorum, gerçek bir hayvan severdir.
buradan başka bir arkadaş da gönüllü olarak gitti.
gönüllüye ihtiyaç duyuyorlar.

yerini tam olarak bilmiyorum, isterseniz bilgilerini vereyim, siz bir arayıp görüşün.

ayrıntılarını mesajla bildiririm.

golbasi barinagi cok kotu durumda. calisanlar kafeslerin icini temizlemekle sorumlu degil, yalnizca gonullulere bakiyor, o da yetmiyor. suluklari yemyesil, sularini degistirebilirsiniz.
3500 kopekli bir yeri hayal dahi edemezsiniz gormeden. gidip orda bidonlardaki ekmegi suya batirip kafeslere atsaniz bile onlar icin bir sey.

@bir varmis bir yokmus gölbaşı barınağı ne yazık ki kent merkezine yakın oturan benim için arabasız olarak gitmeye kalkışır isem önce kızılay-ulus ardılında ise 104 yahut 105 ile uzun otobüs yolculuğu gerektiriyor - hatta tam yerini bilmiyorum ama oradan da otobüse binmemi gerektiriyor ise ring otobüslerin saatleri çok saçma zaten. arabasız gidilebilinecek ve dönülebilinecek bir yer değil ne yazık ki. =/ ulaşım şansım olsa idi aslında giderdim elbette ama yani...

Dinlenmeye çalışırken başla. Çalışırken ara sıra mola ver ve mola sırasında hayal ve hedeflerin gibi hoşuna giden şeyler üzerine düşün. Mümkünse bu molalarda yalnız ol. Yanında iş arkadaşın olursa ister istemez kafa açar. Zaten konuşunca kafan dinlenmez.
İkincisi de eve döndüğünde mümkünse karanlık ve sessiz bir ortamda gözlerini kapat, "istediğim yolda mıyım, ne yapıyorum, iyi miyim" diye biraz kendinle görüş. Bak bakalım neler diyor.

aynı durumdayım.
çok fazla çalışıyorum ve sürekli konsantre olmam gerekiyor.
çözüm meditasyonda.

eve gelince mum yak biraz ve hafif bir müzik dinle. ben çok faydasını görüyorum. ha bi de temizlik yaparken açılıyorum. bahar temizliği değil fakat ufak tefek mutfak işleri.

şu andaki durumunda kedinin gözüne bir şey yapamazsınız.
daha doğrusu veteriner bir şey demeden yapamazsınız.

çay banyosu genelde kedinin gözünün dışındaki çapakları temizlemek ya da çizikleri yumuşatmak vs için kullanılır.
bu göze yapılmaz.

gözü büyük ihtimalle düzelmeyebilir.
eğer düzelmezse mutlaka alınması gerekir, çünkü bu şekilde yaşaması tek gözle yaşamasından çok daha zor olur.
ayrıca enfeksiyon vs gibi tehlikelere hep açık olur.
o yüzden genelde iyileşmeyen/kullanılamaz durumdaki gözleri almayı tercih ediyorlar.

eğer gözü alırlarsa hiç panik yapmayın.
benimkilerden de birinin bir gözü alındı.
sokakta gözü enfeksiyonlu bulmuştum, düzelmedi diye aldılar.
inanın diğerlerindan çok daha hareketli, her yere de tırmanıyor, yani yaşamını etkileyen hiçbir şey olmuyor.
o yüzden panik olmamaya çalışın.

boyunluk fikri çok iyi.
keşke veteriner biraz adam olaymış da kendi taksaymış.

özelden bir mesaj yollayacağım, okursanız sevinirim.

veteriner fakültesi varsa götür elbette, ne ala.
ama sıradan veterinerler de yapabileceklerini yaparlar, yapamazlar diye bir şey yok.
uzaktan bakıp ilaç verenlerden bahsetmiyorum tabi. :)

@ryze pek tepki vermiyor, ilacını sürerken gözünü kapatmaya çalışıyor ama sanırım gördüğünden değil :(

kütahyanın simav ilçesindeyim, kütahyaya iki saat uzaklıkta ama Uşak'a bir saat :(

mesaj yolladım.


kütahya'da evet yapamazlar da, istanbul'dakiler için geçerli değil söylediğiniz.
çamaşır telinden köpeğe yürüteç yapan veteriner biliyorum.
o gözde de öyle ahım şahım bir şey yok, haftada kaç kez karşılaştığımız sorunlar bunlar.

en kötü ihtimalle alınacak, panik yaratmayın.

@ryze arkadaş bir veteriner numarası verdi, yarın onun yönlendirmesine göre gerekirse bursaya götüreceğim artık kedicik iyileşsin de, onu öyle görünce çok panik yaptım, teşekkür ederim cevaplarınız için.

1 çok eğlenceli, iyi bir dost, yanlızlığa birebir, köpek, sokakta buldum aldım, 5 senedir bakıyorum.

2- gözlerimi açar açmaz evde kedi vardı, hep bu kediler falan oldu 7 8 yaşına kadar. ondan sonra köpeklere merak saldım zaten, hayvan sevgisiyle tanışmamın kötü bir yanını görmedim, çocukluğumda falan kediden köpekten hasta olmadım hiç.

1- evcil hayvanla birlikte yaşamak insanı psikolojik, sosyal, duygusal vs. anlamlarda değiştiren bir şey.
empati yapmayı, size muhtaç olan bir canlıyı besleyip yaşatmayı, kendinizden farklı bir canlıyla iletişim kurmayı öğreniyor, dolayısıyla insanlarla olan iletişiminizi ve gözlem yeteneğinizi de geliştiriyorsunuz.

doğaya ve çevrenize bakış açınız değişiyor, saygı duyuyorsunuz.

eğer ihtiyaç halinde olan bir hayvanı sahiplendiyseniz manevi tatmininiz ve ona verdiğiniz güven duygusu, sağladığınız şartlarla iç huzurunuz artıyor.

bunların da dışında, zor olabildiği kadar eğlenceli bir şey.

1 köpeğim, 8 kedim var. 6'ydı, 8 oldu bir süre önce.

çocukluğumdan beri köpek istiyordum.
ben 13-14 yaşındayken köpeğim evimize geldi, şimdi 15 yaşında.
birlikte büyüdük diyebilirim.
onunla geçen süre içinde kedileri de tanıdım, çok da sevdim.
kedilerimin hepsi sokaktan ve hepsinin bir tür hastalığı vardı, o yüzden sahiplendik.

hayvanları kendimden ya da herhangi bir insandan farklı görmüyorum.
insanları hayvanlardan üstün de görmüyorum.
yani hayvanların içinde büyüdüğüm için çok mutluyum ve çocuğum da kesinlikle en azından bir köpekle büyüsün istiyorum.

annemin köpeğimizden sonra başka biri olduğunu söyleyebilirim.
"normal"leşti yani.

2- kesinlikle sahiplenmeli. annemin psikologunun tavsiyesi üzerine (annemin takıntılı davranışları için tavsiye etmişti. aşırı titizlik, düzen manyaklığı vs.) bir köpeğim oldu.

kedilerin davranışları çok kestirilemeyebiliyor.
o yüzden bebek-çok küçük çocuk için belki uygun olmazlar.
ama bebekliğinden itibaren bir köpekle birlikte büyütebilirsiniz.
önce saydığım maddelerin hepsi burada da geçerli.

duyarlı, sevmeyi bilen, sorumluluk sahibi, empati-gözlem yapabilen, başkalarına ve kendinden daha farklı olanlara saygılı, genel olarak daha yapıcı ve daha yumuşak mizaçlı bir birey yetiştirmenin en iyi ve sağlıklı yolu bence.

ayrıca bir tür kardeşlik duygusunu da geliştirebilir bir nebze de olsa.
çünkü size hayatınızın her döneminde, her olayında eşlik ediyor.

bir çocuk için belki de en gerekli şey bir köpekle/kediyle büyümek bana göre.

ben can yoldaşı, hayat arkadaşı, ailenin bir bireyi olarak adlandırıyorum kedilerimi.

kedi bakacağına çocuk yap, çocuk yapamadığın için mi kedi bakıyorsun gibi sözlere hepsinin yeri ayrı. ne kedi çocuk yerini tutabilir, ne de çocuk kedinin diye cevap verebilirim.

kedilerle aynı evde yaşamak bambaşka bir deneyim. hiç uzaktan göründüğü gibi değil. inanılmaz bir karşılıksız sevgi gösteriyorlar. size çok düşkünler.

hiç öğretmediğiniz halde eve geldiğinizde kapıda sizi bekliyor, öpücük veriyorlar.

kedinin çocuk üzerinde olumsuz etkisi olacağını sanmıyorum. her yaşta olabilir.

çocuklarına kedi ve köpeklerden korkmayı, kaçmayı öğretenlerden, evde beslenmez diyenlerden hoşlanmıyorum.

şunuda çok gördüm, çok köpek bakılan bir sitede yaşıyorum, bu sahiplerin arasında sadece kendi köpeklerini seven, diğerlerinden nefret eden tiplerde var, bu olayı çözemedim nedense, mesela ben bütün hayvanları severim kedileri köpekleri, burada gezmeye çıkınca mesela bir sürü köpek gelir etrafıma onlarla oynarım ederim de, ne alaka bu sade kendi hayvanını sevip ötekilerden nefret etmek falan...

@buhebu:

hayvanat bahçelerine hapsedilen hayvanlarla köpekleri bir tutmak cahilliktir.
köpeklerin evrimsel gelişimiyle ve sosyal zekalarıyla ilgili araştırma yapmanızı öneririm.

köpek ormanda, bozkırda bulunan ve insanların zorla evlere hapsettiği bir hayvan değildir.
köpek, insanla birlikte gelişmiş ve insanla yaşamak üzere evrilmiştir ve o yüzden köpeğe "insanoğlunun en iyi dostu" denir.

insansız köpekler sizin sandığınızın aksine mutsuzdur.
bunu afrika düzlüklerinde yaşayan kaplanla karşılaştırmanızı nasıl bir mantığa oturttuğunuzu bilemiyorum.


köylerde serbest bırakılan köpeklerin tecavüze uğrama, ateşli silahla vurulma, bilinçsiz çocuklarca işkenceye uğrama gibi şeylerden çektikten sonra bizim tarafımızdan veterinerlere taşındığını söylemeye gerek var mı bilmiyorum.
ki türkiye şartlarında özellikle anadolu köylerinde yaşayan köpeklerin çok büyük çoğunluğunun hali içler acısıdır.

sanki çok medeni ve çok bilinçli bir hayvan besleme şekliymiş gibi yansıtmanın anlamı yok.
koyun, sığır mı bu ortalıkta dolaşsın?

hangi köpek soğukta-sıcakta, aç susuz, itilip kakılarak yaşayarak mutlu olabilir?
"evcil hayvan" kavramından haberiniz yok mu?

önüne mama koyduğunuz bir köpek bile 1-2 kereden sonra gece gelip sizin apartmanınızın önünde yatmaya başlar.
yani istediğinde gider, istediğinde gelir diye bir şey yok.
köpek, insanının yanında yaşamak ister.

insanla birlikte barınıp, insanla birlikte savaşıp, insanla birlikte beslenmiştir.
bu yüzden köpek sürekli insanladır ve insanla olmak ister.

@buhebu:

maalesef her köy sizinki gibi değil.

yine de bakış açınızı mantıklı bulmuyorum, kusura bakmayın.

1. yasattigi duygu annelik duygusu ile ayni sanirim ondan
2. kopekler cocuklarin egitiminde cok onemli bir yere sahip. avrupa'da ebeveynler daha cocuk dogmadan kopek sahibi oluyorlar.

1- Kötülük denen şeyden haberi olmayan masum ve de hayatı boyunca masum kalacak bir canlıyla yaşamınızı paylaşıyorsunuz. İnsana inanılmaz huzur veriyor. Çocuk bile anne babasından veya çevresinden kötülük yapmayı öğreniyor ama hayvan öyle değil. Doğasında yok. Tertemiz.

2- Aile kendisi de hayvan seviyor ve beslemek istiyorsa bence sıkıntı yok ama evcil hayvan dediğimiz mal olmadığı için hediye olarak "çocuk oyalansın" diye alınacak bir şey değil. Ama aile zaten hayvan besliyorsa bence çok güzel bir şey.

1) hayvan asla satın almam diye düşünüyorum. barınaktan yada sokaktan açlıktan yada arabalar vs yüzünden ölecek bi canlıyı beslemek ve gözlerinizin önünde büyüdüğünü görmek harika bi duygu. ay işedi üü temizleyemem üf pire eşyalara gelirmi tipindeki insanlar hayvan besleyemez bence.
2) hayvan sevgisi kesinlikle aşılanmalı ki vicdanlı biri olsun yaş farketmez bence kist hastalık falan faso fiso! araştırın 3 ayda bir tablet verirseniz yada parazit aşısı yaptırırsanız saçtan bi farkı yok tüyün. içiniz bu konuda rahat olsun.
saygılar :)